Ne yapmalı; pasiflikten aktifliğe yol arayışı...

Yenidoğan çetesi gibi soysuz varlıkların toplumu değersizleştiren, bir anlamda çukurunu kazması, her türlü çeteleşmenin giderek toplumu sarması, sabahtan akşama kafası salt nasıl ve nereden para kazanırıma kurgulanmış ve bunun için de her türlü edepsizliği yapmaya hazır bir kitlenin giderek topluma egemen olmaya doğru koşması karşısında kıyamet koparıyoruz, dedik dünkü yazıda.

Ayrıca ülkeyi yönetenlerin böyle bir sistemi yukarıdan aşağı ve aşağıdan yukarı teşvik ettiğine vurgu yaptık. Bağımsız ana denetim mekanizmalarının devre dışı bırakılması veya siyasi keyfe keder hale gelmesi, çığırından çıkma halini ve başıboşluğu muazzam teşvik ediyor.

Dedik ki ahlaksızlığın çukurunda yaşayanlar aktif, bizler ise pasifiz ve ne yapacağımızı bilmiyoruz, bir önderlik eksikliği var toplumda.

Evet ne yapacağız

SİVİL TOPLUM HAREKETİ

Rıdvan Budak, eski sendika lideri ve milletvekili yazıyor:

(Dünkü) "Yazınızı okudum, bizim evde bizim mahallede ve bizim memlekette olanları bir güzel özetlemişsiniz. Hepimiz stres içindeyiz. Bir avuç ahlak yoksunu kural tanımaz yönetici insan bütün bu olumsuzlukların müsebbibi. Burayı aşmanın yolu siyasetten ve sivil toplum örgütlerinin duyarlılığından geçiyor."

"Aslında düzgün olanların duyarlılığının ve tepkilerinin bir araya getirilmesi ve örgütlenmesi gerekiyor; bu güvenle yapılabilecek bir iştir. İş yine başa düşmektedir. CHP ve sivil toplum bir araya gelmeli, konuşmalı, tartışmalı ve bir çıkış yolu bulmalı, bunu teşvik ediniz. Daha kötüsü var mı bilmiyorum ama aynı kuşağın insanları olarak biliyoruz ki eski Türkiye'de yalnız dünkü hastane olayı bile ilgili bakanı veya bakanları süreç içinde de hükümeti götürürdü..."

KENDİNİ KORUMA FELÇ

Ben hastanelerdeki ahlaksızlık hareketinden siyasal yönetimin haberdar olmadığına inanmıyorum. SGK (ve Sağlık Bakanlığı'nı) hortumlama süreci bizzat bu iktidarın yönetim anlayışının bir sonucudur.

Her şeyin tek adama bağlı olduğu, sistemin kendiliğinden herhangi bir izin almaya gerek görmeden kendini koruma, savunma mekanizmasının felce uğratıldığı, sistem içinde liyakatsizliğin egemen olduğu her (sözde) organizasyon çürür. Belki de böyle olması isteniyor. Bu kapsayıcı ve kurumsal yapıların varlığının mezara gömülmesinin sonucudur, isteseniz de istemeseniz de.