İddianamede Eylem 13 başlığı altında çok ciddi bir iddia var: 3.7 milyon yurttaşın İstanbul Senin uygulamasında toplanan verilerin, üstelik coğrafi konumları ve CHP'nin verdiği seçmen sandık bilgileriyle birleştirilmesi, büyükşehrin bu verilerden ihtiyacı olan bilgilerin çıkartılması amacıyla yurtdışında dört şirkete gönderilmesi... Üstelik bu çok önemli veri setinin İBB'deki merkezden sızdırılmış veya çalınmış olduğu ve yurtdışında satıldığı da belirtiliyor. Bu KVKK yasalarının çiğnenmesi demek ve ağır bir suç. Üstelik CHP, sadece kendi kullanımına sunulmuş sandık verilerini paylaşmakla suçlanıyor. Savunmayı merak ediyorum!
Ben sosyal medyadan bana gönderilen ve "Bu kartla oy kullanılamaz" sözüyle etiketlenmiş bir göçmenin kimlik kartını paylaştığım için geçen yıl ceza aldım. Üstelik kişi, şikâyetçi değilim, dediği halde. Tabii savunmamda, koskoca devlette gizli kalması gereken 80 milyon yurttaşın bilgileri yurtdışında satılıyor, bakan da bunu itiraf etti, dediğim halde.
TANIDIK BİR İSİMİddianameye göre, İstanbul Senin uygulamasındaki verilerin nasıl kullanılacağı üzerine düzenlenen bir toplantıdan ses kaydı var ama suçlanan kişilerin savunması olmadığı için, neyin ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz.
Bu bölümü okurken tanıdık bir isim gördüm, İsmet Koyun ve sahibi olduğu Kobil şirketi. İddianamedeki konu başlığı "kişisel verileri başkasına verme, yayma veya ele geçirme suçu". Olayın merkezinde "İstanbul Senin" uygulaması duruyor. Bu program bilgisayarımda vardı. Bu "süper program" İstanbul Büyükşehir'in sunduğu hizmetlerin uygulamalarını bir araya topluyor. Aslında yurttaşa kolaylık.
Programı yazan şirket Kobil, Almanya'nın özellikle veri güvenliği üzerine uzmanlaşmış, dünyanın sayılı şirketlerine hizmet veren, Almanya'da devlet ve belediyelerden sipariş alan başarılı bir Türk şirketi. Alman vatandaşı ama İsmet Koyun gençlik yıllarında solcu (hâlâ öyle bildiğim kadar), Almanya'ya gitmiş ve Kobil'i kurmuş, ülkesini seven bir işadamı. Cumhuriyet'te yayımlanan bir röportaj nedeniyle tanışmış ve öyküsünü dinlemiştik. İstanbul Senin'i anlatmıştı.
ÖRGÜT ÜYESİİddianamede Kobil'in verilerin sızdırılmasıyla ilişkisi var deniyor. İsmet Bey de verilerle hiçbir ilişkisi olmadığını, sistemi kurduklarını anlatıyor. Yaptıkları iş bir çerçeve inşa etmek, bu çerçevedeki İstanbul Senin içindeki uygulamalara giren kişilerin verileri ise İstanbul Büyükşehir'in ilgili veri depolarında birikiyor. Bu verilere ulaşmak ise sadece büyükşehrin yetkilisinde. Verilere ulaşmak gizli, dışarıdan ancak şifresi olan kimse veya veri hırsızlığı yapan hacker'lar (veri depo şifre kırıcıları) ulaşabilir.
Kobil sistem kurucusu olarak sistemi çalıştıran programlarında oluşacak sorunları giderici rolünde. Toplanan verilere ulaşma yetkisi olmayan bir kurum. Mesela bilgisayarınız yazılım ve donanımlardan oluşuyor. İçinde ise sizin verileriniz var. Bilgisayar tamircisinin, sizin verilerinize ulaşmadan donanım ve yazılım sorunlarını gidermesi gibi.
İddianame ise aksine hiçbir tanık ifadesi olmamasına bir başka belge ve bilgi sunulmamasına rağmen, Kobil'i verilerin sızdırılmasına yardımcı olan şirket olarak nitelendiriliyor ve serbest bırakılan İsmet Koyun örgüt üyesi yapılıyor. Suç delili suçlayan kimse yok ama suçlu var!
CASUS MONTESİDerdim aslında bu değil, 3.7 milyon İstanbullunun verilerinin sızdırılması ağır iddiasına, casusluğun monte edilerek "Ekrem İmamoğlu

3