10 gün kadar önce gazeteyi ziyarete geldiğinde, Ekrem Bey'e sorum diploma iptali konusundaki düşünceleriydi. Endişeliydi, fakülte dekanının baskılara direnemeyerek istifa ettiği haberi gelmişti. Belli ki hukuk bilmez, atanmış kişiler, kendilerine dayatılan kötülük kâğıdının altına imzayı basacaklardı. Savcılığın ikinci uyarısı da hepsi için korkutucu olmuştu: Daha ne bekliyorsunuz!
Ekrem Bey uzun süredir dört bir yandan sarılmıştı. Kendisi için icat edilen özel kötülükler dosyaları omuzlarında birikmiş ve son belki de en rezil kötülük olan diploma iptali, bir kartopu etkisi ile diğerleriyle birlikte üzerine yığılacaktı.
Kurumların neredeyse tümü, kurgulanmış kurşun askerlerle donatılmıştı. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Ahmet Özer'in üstelik terörle işbirliği zırvalığı ile içeri alınması ve belediyesine el konmasıyla Ekrem Bey'in fiili kuşatılması resmen başlamıştı.
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇEMİYORSaray'ın başı, olacakları haber vermişti: Turbun büyüğü torbada!
Turbun büyüğü tabii ki Ekrem Bey'di!
Bu, planların programların aylar (yıllar) öncesinden hazırlandığının itirafıydı.
Belki de en doğru kısa tarihin başlangıcı, yerel seçimleri Ekrem Bey'in bir bir kazanmasıydı.
Saray için artık İstanbul'da seçim kazanmak hayal olmuştu. Atı alan Üsküdar'ı geçti dönemi kapanmıştı.
Ekrem Bey cesaretiyle, gençliğiyle, iktidarın İstanbul'da yapmadıklarını yapmasıyla, dört bir yandan halkı ve gençliği ve kadınları ve işsizleri ve çocukları tüm yoksulluğuyla ihtiyaçlarıyla kucaklamasıyla, kendisine Ankara'nın yolunu açmıştı. Saray, bunu net görüyordu.
SULTANİZM, ASTROLOJİK BİR HAYAL"Demokrasi treni"nden yıllar önce inilmiş ve ideolojik yapılarının da öngördüğü iktidarda sürekli kalmanın koşulları bir bir tahkim edilmişti. Bunları şimdilik burada saymayacağım. Ama sürekli iktidar olmanın kökleri imparatorluğu batıran padişahlığın varlığına dayandırılmış ve bunun üzerine ideolojik yapı inşa edilmişti. Ancak bu bir astrolojik hayal bile olamazdı.
Buna, bugün tamamı Türkiye Cumhuriyeti devleti, bayrağı, yapısı, demokrasi denemesi, kendisini yöneteceklerini seçimle belirleme hakkına sahip olması gibi derin ve köklü alışkanlıklarını edinmiş halkın, tamamen kültürel bir cumhuriyet bütünlüğü içinde doğmuş ve yaşıyor olması, en büyük engeldi.
Siz bu kültürel Cumhuriyeti yok edip yerine Osmanlı despotizmini koyamazsınız.
Halk önemli ölçüde birey olmayı, seçmeyi ve seçilmeyi, adaleti, hakkı ve hukuku ve millet vicdanlılığını bizzat yaşamış ve içselleştirmiştir.
ARKANIZDAKİ DUVARDA YAZILANA BAKINAta'nın deyişiyle "Hâkimiyet bila kaydu şart milletindir." Yani hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir, iradesi, ilk Meclis'in duvarına yazılmıştır, sultanizmin kökünün kazındığının ilanıydı bu. Bugün de TBMM'de kürsünün arkasında okunur. Hiç mi bu cümlenin derin anlamını kendilerine izah edecek bir kimse yok saflarında!
Millet ele geçirdiği iktidarları değiştirme iradesini asla terk etmez. Bu irade milletin adaminsan yerine konmasının başlangıcıdır.
Nitekim bugün de millet AKP iktidarını değiştirme iradesini ortaya koymaktadır ve sultanizm şakası buna direnmektedir.