Orhan Bursalı

Cumhuriyet

Yoksulluk - hastalık tuzağı

Bugün sizlerle Özlem Kayım Yıldız'ın yoksulluk ve sağlıksızlığın kuşaklar boyunca derinleşerek aktarıldığını, yoksulluk-hastalık tuzağının kendiliğinden ortadan kalkmasının mümkün olmadığını anlattığı, bilimsel yazısını sunuyorum.Yoksulluk ile sağlık arasındaki ilişki iki yönlüdür: Olumsuz sosyoekonomik, kültürel ve çevresel koşullar riskli sağlık

İnsanlığın doğayla derdi ne

Bugün köşemi genç felsefecimiz Pelin Dilara Çolak'ın güzel bir yazısına bırakıyorum. Yaşadığımız zamana siyasetin dışında farklı bakışlara ihtiyacımız var.MÖ 3500'te bugünkü Girit Adası'nda doğan Minos medeniyetinin sanatla dışa vurduğu hakikati görmekten bizi uzaklaştıran şeyin yine medeniyet olması ne kadar ironik: Yaşam, bağlantısal bir döngüdür

İstanbul ülkeyi çökertecek noktaya ulaştı

İstanbul ulaştığı megalopolis boyutlarıyla, ülkenin vücudunun taşıyamayacağı bir koca kafa haline dönüştü. Kent, ekonomik etkinliğin yurt yüzeyine dengeli yayılmasına engel, Anadolu halkına topraklarını terk ettiren, sonuçta uluslararası sermayenin aşağı düzeyde bir ortağı olarak fakir halkı tüketici olmaya teşvik eden, giderek Türkiye'nin sömürüle

Korunmasız, ölümü bekleyen kent: İstanbul

İki günlük kar yağışının İstanbul'u felç ettiğini gördük. Bu yeni değil. Yıllardır böyle. 16-20 milyona dayanmış, üstelik merkezi iktidarın durmadan büyütme, genişletme, kalabalıklaştırma, rant politikalarının hedefinde olan bu kentin, olağanüstü durumlarda yönetilebilir olabileceğini kim düşünüyorsa İBB dahil, hayal kuruyor veya yalan söylüyor dem

Geçmişten bugüne kötülük zincirini nasıl kıracağız

Türkiye zulmün reva görüldüğü bir ülke. Yeni ve bugüne özgü değil, yıllardır. NATO ve Amerikan politikalarının zulmü, bunların ülkemizdeki işbirlikçisi iktidarlarının ve askerlerinin zulmü, ülkeyi ayağa kaldıramayınca halkı ezen politikaların zulmü...Ve bugün de geçmişin kötülüklerini devralan ve bunları sürdüren tek adam rejiminin - AKP iktidarını

Bitmeyen zulüm, Uğur Mumcu, büyük katliamlar ve aydınlığa hasret

Bir bomba patladı arabada ve Uğur Mumcu havaya uçtu. O gün bugün dinmeyen bir sancı var yüreklerimizde. 1993'ün o meşum bugünü.. Ama 1990'lar ülkenin hemen tüm yasa ve Anayasasının askıya alındığı yıllardır. Resmen ve fiilen.. Sanki 1990'lı yıllarda her şey yolundadır, Anayasa, mahkemeler, yasalar siyasi partiler, iktidarlar, iş hayatı insanlar evl

Sezen Aksu'nun dili

Cami nutuk atma yeri midir Evet öyle... değildir de, öyle yaptılar. Siyasete "minareler süngü, kubbeler miğfer" sözde "şiir"le giren ve üstüne üstlük yandaş "büyük âlim yazar çizerler" tarafından "Şiir okuduğu için ceza aldı" biçiminde propagandası yapılan bir eylemin varacağı nokta, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ve ilgili maddelerinin çöpe atı

İmkânsızlıklar içine hapsolmuş Saray politikası

Cumhurbaşkanı'nın, Edirne'de yıllardır hapiste tutulan (yoksa rehin mi deseydim!) Selahattin Demirtaş'ın İmralı'ya (A. Öcalan'a) hesap vereceği sözleri şüphesiz ki sıradan ve laf olsun diye söylenmedi. "Sandık, seçim, oy oyunları" çerçevesinde yasal süreç sürecekse iktidarın büyük seçmen kayıplarını telafi edecek girişimlerde bulunması beklenir ve

Beyin savaşında yoksanız hiçbir yerde olamazsınız...

Türkiye, en hızlı beyin göçü veren ülkeler arasında. İktidar dışında herkes dert yanıyor. CHP Bilim Platformu Başkanı Prof. Dr. Fethi Açıkel, son yıllarda giderek artan beyin göçüne işaret ederek 20 OECD ülkesine verdiğimiz yetenekli beyinlerin ülkeye maliyetinin 220 milyar dolar olarak hesap edildiğini söylüyor.Çıkınız efendim çıkınız... Salt göç

Sadece tek aşı, Alman milli gelirini 0.5 büyüttü: İşte bilimin gücü

Tek başına bir aşının yarattığı büyük değer, Alman ekonomisindeki 2.3'lük büyümede 0.5'lik katkı yaptı. Türk asıllı Alman araştırmacılar Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin BioNTech şirketi, dünyada büyük bir aşı devrimini başlatmıştı, bunu biliyoruz. Şimdi şirketin bir yıl içinde 16-17 milyar Avro kâr elde ettiğini öğreniyoruz.Alman ekonomisine büyük b