15 yıl önce, Muazzez İlmiye Çığ henüz 95 yaşındayken...

Ölümünün arkasından yazamamıştım. Ölünce birden hakkında olur olmaz yazılar patladı ve adeta bir işkenceci gibi sunuldu. Yüzüm kızardı. Sadık Usta gerçekleri söyledi ve yazdı. Lütfen bakın.

Karikatürist Mustafa Bilgin'in güzel ve anlamlı bir karikatürü ile birlikte gönderdiği aşağıdaki yazıyı tabii ki unutmamıştım, Türkiye Yazarlar Sendikası'nın düzenlediği 95. yaş yıldönümü törenine ben de davetliydim ve aşağıdaki yazı ile Sumer Kraliçesi'nin 4 bin yıllık yaşını kutluyordum! Paylaşıyorum.

"Düz rakamlar anlamlıdır. Bu nedenle, pırıl pırıl zekâsıyla 100 yaşını bile aşacağına inandığımız Muazzez İlmiye Çığ'ı, şimdiden 100 yaşında kabul edelim. Demek ki tarihte geriye doğru 40 Muazzez İlmiye gittiğimizde Sümerlere varırız. Yani, Anadolu kültürünün ataları ile kucaklaşırız.

Sanki Sümerler o kadar uzaklar ki bize... Bugünden geriye en az 4 bin yıl. Ama 40 İlmiye kadar da yakınlar!

Sümerler, Hititler, yani eski uygarlıklarımız, kendilerini unutmayalım diye bize Muazzez İlmiye Çığ'ı göndermişlerdir!

Muazzez İlmiye Çığ, Anadolu'nun tarihidir! Dahası: Anadolu'nun ta kendisidir! Kadim uygarlıklar ile bugün arasında 40 İlmiye büyüklüğünde bir köprüdür. Biz bu tarihi köprü üzerinde yürüyoruz ve atalarımızla, kültürleriyle tanışıyoruz.

Muazzez İlmiye Çığ'ı sadece bir kültür taşıyıcısı olarak görmeyelim. Aynı zamanda, kültürü yoğurmakta, sentezlemekte ve önümüze koymaktadır.

Kültür, canlıların varoluş zamanlarına kadar uzanan upuzun bir geçmiştir. Yani, hiçbir şey bugünle, bizle, dün ile başlamamıştır. Geleceğin başlangıcı da geçmiştir!

Muazzez İlmiye Çığ bize durmadan bunu anımsatıyor ve 'Kendinizi bilin! Geçmişten öğrenin! Geçmişte sizin yaptığınızdan daha iyisini bile yapanlar vardı, onlara bakın! İnsan için kötüyü değil, daha iyi olanı alın, onu yeniden üretin!'

İlmiye, biliyorsunuz Osmanlı Devleti'ndeki bütün ilmi faaliyetlerin adı ve örgütüdür. Adları İlmiye olan köyler ve mahalleler vardır. Kuvayi İlmiye