Fenerbahçe'nin isyanı

Fenerbahçe futbol takımının Urfa'da önceki gece sahayı terk ederek Süper Kupa finalinde maçtan çekilmesi, herkesi şaşırttı. Dünyada az rastlanabilecek türden bir olay yaşandı. Bu protesto gösterisini yalnızca bir Fenerbahçe gösterisi olarak algılamak yanıltıcı olur. Sonuçta Fenerbahçe olgusu sadece futbolla sınırlı bir olgu değil. Birkaç yıl önce Rizespor'la maçtan dönen Fenerbahçe, silahlı saldırganların ateşleriyle ciddi bir tehlike atlatmıştı. Bu olayı da dikkate alarak, idarenin, Trabzonspor maçında, gereken hassasiyeti göstermesi gerekirdi.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Başkan Ali Koç şöyle diyor: "Saldırganlar sahaya doluşup oyuncuları tekmeledi, ortada polis yoktu. Ne Vali ne Emniyet Müdürü bizi arayıp sormadı bile." 11 Aralık 2023 günü, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın, sahanın ortasına kadar koşup hakem Halil Umut Meler'i yumruklaması, felaketin ulaştığı yeni bir seviye oldu. Aradan birkaç gün geçti, yumrukçu başkan, el üstünde tahliye oldu. Şerefine ziyafetler verildi mi bilmiyorum. Türk futbolu, kuruluş yapısı nedeniyle bağlı olduğu FİFAUEFA kuralları gereği, özerk olmak zorunda. Kulüpler aşırı sert rekabet yüzünden ve biraz da taraftar baskısı nedeniyle, hesapsız transferler, harcamalar yaparak, büyük mali sıkıntılar içine düşüyor.

Ayrıca, onca harcanan paraya rağmen, batı ölçütleri içinde bakılınca, başarı sıralamasında geride kalıyoruz. Takımları finanse etmesi beklenen iş dünyasının ilgisizliği, futbol piyasasını daha da kısırlaştırıyor. Bu noktada siyaset devreye giriyor. Sağlanan maddi destek, bir süre sonra, siyasetin, kulüplerin içişlerine karışmasını beraberinde getiriyor. Son birkaç yıldır yaşanan futbolda şiddet olayları, bu olayların içinde siyasetçilerin başrol oyuncusu olarak ortaya dökülmeleri, futbolun bir eğlence ve yarışma olmaktan çıkmasına ve daha çok bir polisiye romana benzemesine yol açıyor.