Bu seçim, seçmen-parti ilişkisi açısından bir sınama seçimi olacak...

Yerel seçimler, genel seçimlere oranla her zaman sürprizlere daha açık olmuştur. Adayların niteliği de yerel seçimlerde her zaman, sonucu etkileyici unsurlar arasındadır. Bu seçimde "partili seçmen"in ne yapacağı hepimiz açısından merak konusu. Partili seçmen derken, sadece parti üyesi seçmenden söz etmiyorum. Buradaki kastım, uzun yıllardır aynı partiye oy verenler. Bu sorular kafama DEM Parti'nin İstanbul Büyükşehir Başkan Adayı Avukat Meral Danış Beştaş'ı dinlerken takıldı.

DEM Partili seçmenler, en ideolojik, en istikrarlı, en siyasi duruşu kesin partililer olarak bilinir. Henüz yüzde 10'u aşamadığı dönemde bile seçmenlerini mahalle mahalle örgütleyip aynı seçim bölgesinden 5 ayrı listeden 5 bağımsız milletvekilini çıkartmayı başarmış bir partiden söz ediyoruz. Bu kez değişik bir hava esiyor. Partiye oy veren seçmenle parti arasında bir mesafe açılmış gibi. 14 Mayıs seçimlerinde üç büyük partinin içinden değişik partiler sahneye çıktı: MHP'den İYİ Parti, CHP'den Memleket Partisi, AK Parti'den Gelecek ve DEVA partileri ile Fatih Erbakan'ın Yeniden Refah Partisi belli bir oy potansiyeliyle seçmene bir seçenek olarak seslendiler.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Seçimlerin kaderi üstünde rol oynadılar. Örneğin Yeniden Refah Partisi son dakikada cumhurbaşkanlığı yarışından çekilmeseydi, farklı bir tablo ortaya çıkabilirdi. Ancak sanki bu kez işler değişik bir mecrada yürüyecek gibi. "Küçük" veya "yeni" partiler, 14 Mayıs seçimlerindeki kadar büyük partilere yakın bir pozisyonda değil. Peki DEM Parti'nin İstanbul'daki yüzde 10'un üzerindeki oyu DEM Parti'nin ve Meral Danış Beştaş'ın bu kez İstanbul'da yüzde 10'u yakalaması mümkün mü