Yurt yürektedir, yürektir
Yurt ana kucağıdır, baba ocağıdır; insanın doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı, sevdiği insanların olduğu, dilini konuştuğu yerdir.
Yurt insanın yüreğindedir, yüreğidir.
Yurt sevgisini yakınlarımızdan, tarihimizden, türkülerden, romanlardan, öykülerden, denemelerden, şiirlerden ve Nâzım Hikmet'in şiirlerinden öğrendim.
Nâzım Hikmet, yaşadığı 20. yüzyılda insanları yurtseverliğin özü olan antiemperyalist bilince çağırmanın boynuna borç olduğunu duyumsuyor ve bunun oluşmasında, yükselmesinde payı olsun istiyordu.
MEMLEKET OLUR SEVDASIOnun şiirleri, umut, iyimserlik, özlem, kavga, özveriyle dolu bir yurtseverlik okyanusudur.
Çocuk yaşta yazdığı "Ey zavallı vatanım Neden böyle ağlıyor" (Vatana!), "Vatanın parçalanmış bağrı Bekliyor senden ümit" (Feryad-ı Vatan) dizelerinde de görüldüğü gibi, şiir ırmağı, ilk can suyunu aldığı damlalarda bile coşkuyla doludur.
"Bu ne güzel memleket: Yüksek dağlarında kış, Yollarında sonbahar, deresinde ilkbahar, Altın güneşinde de yazın sıcaklığı var" dizelerindeki yurt güzellemesi, genç gönlündeki yurtseverliğin ışıltısıdır (İç Anadolu'ya İlk Bakış).
Antiemperyalizmle yurtseverliğin yapışık olduğunu düşünen Nâzım Hikmet'in "Menzil yakın bakın kurtuluş günü artık sayılı Önümüzde şarkın kurtuluş yılı bize kanlı mendilini sallıyor Al atlarımız emperyalizmin göbeğini nallıyor" (Piyer Loti), "Şarktan geliyorum. Şarkın isyanını haykıraraktan geliyorum" (Bir Hintlinin Ağzından), "Biz, adımlarını tarihin akışına uyduran temelleri çöken emperyalizme vuran, yarını kuranlarız" (Cevap) dizelerinde, olanca somutluğuyla emperyalizme karşı savaşımla bütünleşmiş bir yurtseverlik vardır.
"Dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm" dizesiyle memleketinin sevdalısıdır o.
"Memleketimi seviyorum Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım" (Memleketimi Seviyorum) ile Kuvayi Milliye Destanı'ndaki "Dört nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı uzanan bu memleket bizim" (Davet) dizelerinde yurtseverlik göklere çıkar.
"Sen esirliğim ve hürriyetimsin, Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, Sen memleketimsin" (Sen); "Yaşamış sayılmaz zaten yurdu için ölmesini bilmeyen millet" (İstiklâl), "Memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldı senin ora işi... Sen şimdi yalnız saçımın akında, enfarktında yüreğimin, alnımın çizgilerindesin memleketim" (Yine Memleketim Üstüne Söylenmiştir) dizeleri ve başlı başına Memleketimden İnsan Manzaraları bir yurtseverlik destanıdır.
"Ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet" (6 Aralık 1945) ve "Bursa'da havlucu Receb'e" dizesiyle başlayan şiirinin sonundaki, "Vatan ki bu insanların evidir, sevgilim, onlar vatana düşman" (7 Aralık 1945) deyişindeki yurt sevgisi, sömürüsüz bir yaşam özlemiyle bütünleşir.