Türkçeyle özdeşleşme

Tıp fakültesi öğrenciliğini bırakıp Antep savunmasına katıldı Ömer Asım Aksoy (1898-30 Ekim 1993). Cumhuriyetten sonra İÜ Hukuk Fakültesi'ni bitirip Cumhuriyet savcılığı, avukatlık, öğretmenlik, Halkevi ve CHP il başkanlığı, milletvekilliği yaptıktan sonra Türk Dil Kurumu'na girdiği 1941'den başlayarak yaşamı Türkçeyle, Atatürk'ün başlattığı Dil Devrimi'yle dolu düşünsel üretimle geçti. DİL GERÇEĞİ VE ÖZLEŞTİRME DURDURULAMAZ26 Eylül Dil Bayramı'nı "Türk dili üzerinde egemenlik kurmuş olan yabancı dil ordularını, ulusal dilimizin sınırları dışına çıkarma atılımımızın başladığı gündür" diyerek Kurtuluş Savaşımızın vazgeçilmez parçası olarak gören Aksoy, Dil Devrimimizin ustasıydı.Adına, ailesiyle birlikte Dil Derneği'nce 1995'ten beri verilen "Ömer Asım Aksoy Ödülü"nü bu yıl Sırça Kanatlar (Sel Yayınları) adlı öykü kitabıyla Derya Sönmez aldı.Aksoy'un, alanındaki en değerli yapıtlardan olan Atasözleri Sözlüğü ile Deyimler Sözlüğü'nü yeniden sunan İnkılâp Kitabevi, iki klasik yapıtını daha yayımladı: Dil Gerçeği ve Özleştirme Durdurulamaz.Aksoy, bu kitaplarda dilin yaşamdaki yerini ve önemini, Türkçemizin erdemini ve gücünü, dil sevdasını, Dil Devrimi'nin niçin zorunlu olduğunu bilimsel ve yaşamsal gerçekler ışığında anlatıyor. DİL SAVAŞIMI"Bireysel ve toplumsal kimliğimizin kumaşı, içine doğduğumuz dilin tezgâhında dokunur..." diyen yakın dostu Emin Özdemir'in "Türkçeyi vatanı kabul edip yaşamı boyunca onun sınırlarında nöbet tuttuğunu" söylediği Aksoy, TDK Genel Yazmanı olarak sürdürdüğü ömrünü Dil Devrimimizin anlatılmasına, dil savaşımına adadı."Sen, öz dilini yüzyıllar boyunca hor gör, işletme, unuttur; sonra da suç onunmuş gibi, 'ne yapalım, dilimiz fakirdir, yetersizdir, yabancı sözcükler kullanmak zorundayız; şu yabancı sözcüğün Türkçesi var mı' diye bir savunma yap ve kendi dilini geliştirmeye çalışacak yerde, yabancı sözcükler kullanmayı sürdür. Ulusçuluk bunun neresinde" diyen Aksoy, özleştirmenin niçin durdurulamayacağını açıkladı.DİLİN YOLUNU AÇMAKDilin gelişmesi konusunda çok tartışılan konuyu noktaladı: "Dil kendi haline mi bırakılmalı, onun gelişmesine yön ve hız mı verilmeli İnsanlar, yaşayışlarında yeri olan hangi olayı 'tabii şekilde gelişme'sine bırakmıştır Toprağı gübrelemeye, ağacı aşılamaya, çocuğu eğitmeye, hastaya ilaç vermeye, toplumu yönetmeye ne için gereklik görüyorsak