Küresel emperyalizm, istemleri doğrultusundaki işbirlikçileri aracılığıyla insanı körleştiren, duyarsızlaştıran bir yaşam biçimini dayatıyor.
Emperyalizm dayattığı sistemle, üstten-alttan, içeriden-dışarıdan, merkezden-cepheden, açıkça-gizli, planlı-sinsi, tekeller-işbirlikçi kişiler aracılığıyla kültürümüzü, yaşam biçimimizi teslim almak ve yerine kendi yapılanışına uygun bir kurumlaşmış kültürü -yani kültürsüzlüğü- yerleştirmek için binlerce yöntemiyle saldırıyor.
Paranın tutsağı haline getiriliyoruz ve gülüşlerimiz, umutlarımız, aydınlıklarımız, dilimiz, sevgilerimiz, insan güzelliğinin kanıtı olan sanatımız tüketiliyor.
Her şey tüketiliyor, güzel olan her şey.
TÜKETİLİYORUZOysa ilkellikten, barbarlıktan bugüne gelişin cümle acılarıyla güzelleşme savaşımındaydık.
Ekonomik sistem olmaktan çıkıp bir yaşam biçimi sunan sistemin gidişinin önündeki su damlacıklarına, kum taneciklerine, toz zerreciklerine dönüşmüşüz.
Tutsaklığı da tutsaklıktan kurtuluşun, karanlığı aydınlığa çevirişin yolunu yordamını da insanın karanlıklardan kurtuluşu için ödediği bedel, tarih, özgürlük savaşları, insanın yarattığı her şey tüketiliyor.
"Her şeyiyle modernleşen bir ülke ama kafa olarak çağını yaşayamayan insanlar" yetiştiren bir kültür politikasının egemen olduğu bir ülke haline getirildiğimizi söylemişti Aziz Nesin.
"Eğitim böyle, üniversiteler böyle diyor, müzik böyle, tüm sanatlar da böyle" demiş ve "yaratılmak istenen burjuva görünüşlü ortaçağ kültürü" diye eklemişti.
Şimdi yaşadığımız, Aziz Nesin'in saptadığı gerçekliğin doruğa ulaşmasıdır.
İletişim araçlarıyla yaşatılan kültür şokuyla egemen kılınan kozmopolit ortaçağ kültürüyle tüketim toplumunun köleleri olmaya doğru dev adımlarla götürülüyoruz.
GİDİŞE DUR DEMEKKüresel emperyalizmin politikalarına "En iyi ben hizmet ederim" diyen ve din ticaretiyle insanların vicdanlarını sömürüp vicdansızlığa, ahlaksızlığa, yoksulluğa, uyuşturucuya mahkûm eden, Cumhuriyetin her şeyini yok etmeye yeminli bir politikayı sürdüren işbirlikçilerin "taammüden" (bilerek, isteyerek) işlediği bir cinayettir yaşadığımız.
Şiir tarihinin büyük cinayetlerinden Lorca'nın öldürülmesini Antonio Machado, "Cinayet Granada'da işlendi. Biliyorsunuz, -zavallı Granada'da.- Onun Granada'sında" dizeleriyle lanetlemişti.
Tek tek insanlar olarak kaldığımız sürece tüm değerlerimiz, her şeyimiz alınacak elimizden.