Kadınların savaşımı

Dün, varlığıyla, bedeniyle, kimliğiyle, bilinciyle, emeğiyle var olan kadınların günüydü.

Eşitliğin, özgürlüğün, ezilmenin, sömürülmenin ne olduğunu, kadınların daha az eşit, özgür, daha çok ezilen, sömürülen olduğunu, insanlık tarihinde dinsel, ırksal, sınıfsal ayrımların yanında cinsel ayrımcılık sorununun da olduğunu, erkeğin kadına baskısının sürdüğünü öğrendikçe sorular sorarız:

Kadın sorunu mu var, nedir Ne zamandan beri Kadınlar niçin ezilmişler, hor görülmüşler Nasıl sürmüş bu büyük yanlış gidiş Bu yanlışa karşı gelinmemiş mi Karşı gelenler hep yenilmiş mi Ne zamana kadar sürecek daha az eşit, özgür, daha çok ezilen, sömürülen olması kadınların Sorun insanlıkta, erkekte, kadında, sınıflarda, dinlerde, ırklarda mı...

Tarih boyunca bu gibi soruların yanıtlarını aramaya çalıştı insanlık.

Kökü derinde

İnsanlar arasındaki eşitsizlikler toplumsal yaşamın başından beri var:

Ezilen-ezen, sömürülen-sömüren, yoksul-zengin, köle-efendi, işçi-patron, kadın-erkek ayrımı...

Kadın sorunu, insanlaşma ile ilgili, toplumsal, siyasal bir sorun, bir yaşam biçimi anlayışı...

Kadını "Âdem'i baştan çıkaran yılan", "şeytan", "acıların nedeni" olarak görüp aşağılayan görüşlerin kökleri tarihin derinliklerine uzanır.

Bazı toplumlarda yaşamı anlamlandıran kutsal varlık, sadakatın, sevginin simgesi olarak yer alsa da genellikle kötülüğün kaynağı, güvensizliğin, çaresizliğin, aldatmanın simgesi olarak gösterilen, "saçı uzun, aklı kısa" denilen kadın, hep arka planda olmasına karşın tarih boyunca kurtuluş arayışındaydı.

İnsanlaşmanın başladığı dönemlerdeki eşitlikle yaşanan bin yıllardan sonra lanetlenen, şeytanlaştırılan, cadılaştırılan, fahişeleştirilen, cariyeleştirilen, köleleştirilen, dövülen, sövülen, öldürülen kadınlar hep kurtuluş aradı.

Kadınların savaşımı

Eşitsizlik konumuna düşürülmesi Âdem-Havva öykülerine kadar uzanan kadının olduğu yerde, yaşamı değiştirme isteği, umudu, savaşımı vardır.

Anaerkil dönemlerden sonra, kölecilikle belleri kırıldı, feodal boyundurukta kahredildi, radikali, sosyalisti, liberali, feministi ile bir ışık olan Fransız Devrimi'nden sonra kadınlar, Simone de Beavoir'nın "Kadınların kanatlarını kesiyor, sonra da uçamıyorlar diye yakınıyoruz" sözüyle simgeleşen özne olma mücadelesini sürdürdü:

"Kurtulmak yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!"

Tevfik Fikret uyarmıştı: "Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer."

Bağnazlığın her zaman kadının bağımlılığını istediğini iyi bilen, "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" diyen