Gerçek ve vicdan

Gorki'nin "Hiçbir zaman gerçekler karşısında susmaz, o gerçekler üzüntü veriyor olsa bile" dediği yergi ustası Saltıkov Şçedrin, Vicdan Kayboldu adlı masalında (Büyüklere Masallar, Çev. Mazlum Beyhan, Öteki Yay.), vicdanının sesini susturan, değerlerini kaybeden, kendisiyle hesaplaşmaktan kaçınan insanlardan oluşan bir toplumun çöküşünü anlatır:

"Vicdan ortadan kayboldu. İnsanlar yine eskisi gibi caddelerde, tiyatrolarda toplanıyorlar, eskisi gibi birbirleriyle yarışıyor, birbirlerini geçiyor, eskisi gibi telaşlanıyor ve ellerine geçeni yakalıyorlar ama bu arada hiç kimse, birdenbire bir şeyin eksildiğini ve bu yaşayış orkestrasında bir düdüğün artık ötmemeye başladığını ayrımsayamıyor... Hiçbir şey üzmüyor onları, hiçbir şey düşündürmüyor, bugün... yarın... her şey... sanki onların elinde; vicdanın ortadan kaybolduğundan habersiz, mutlular..."

Değerlerini, vicdanını kaybetmiş, yozlaşmış bir toplumun parçası olmak insana yakışmaz.

GÜNDEM NE OLMALI

Yerel seçimlere gidiyoruz ya, televizyon kanallarını izlerken ağırlıklı gündemin CHP'nin adayları, aday gösterilmeyenlerin tepkileri, aday gösterilmeyince istifa edenleri, aday gösterilmeyince başka partiden aday olanları, yorumcuların tek derdinin CHP olduğunu gördükçe ortaya çıkan kirliliğe, vicdansızlığa şaşırdım.

Ülkenin sorunlarının gündeme taşınmasını beklerken düş kırıklığı yaşadım.

Özdemir Asaf, "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler" demişti ya bence kirlilik birinciliği vicdandaydı.

Vicdan kimde İnsanda. Yani sorun siyasette değil insanda.

Örgüt bilincinden yoksun kişilerin tavrı mı gündem olmalı diye düşünüp öfkelendim.

Kafamı dağıtmak için hemen her gün Kaz Dağları'nı, Edremit Körfez'ini (Altınoluk, Güre, Akçay, Zeytinli, Ören...) seyrettiğim, kitap okuyup arkadaşlarımla muhabbet ettiğim Ali Baba adlı çay bahçesine gittim.

Orada bir masa kurup muhabbet eden dört kişi hemen hemen aynı şeyleri konuşuyordu.

Gördüm ki kimsenin insanları bunaltmaya hakkı yok ve çağdaşlık arayışında olanların derdi şu ya da bu kişinin şu ya da bu yerde aday olup olmaması değil, ülkenin gerçekleri:

"Taşır insanların hem aşkını, hem acısını Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek İnsan gibi yaşamaktır bugün gerçek din İnsan gibi yaşamak" diyen Tevfik Fikret'in "Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi!" çığlığı bugün de atılmıyor mu

Anayasa çiğnenmiyor, "adalet ve demokrasi" diye diye ikisi de katledilmiyor mu

Anaokullarından başlayarak geleceğimize çağdışı örümcek ağları örülmüyor mu