Doğumlardan ölümlere kendi yolunda yürüyor yaşam. Ülkemizde işbirlikçiler aracılığıyla emperyalist politikalar hayata geçirilip yurt güzelliklerinin, zenginliklerinin maden şirketlerine peşkeş çekilmesi engellenemezken siyasal zorbalık olanca hızıyla sürüyor.
Cumhuriyetçi, laik toplumsal muhalefet ayakta. Onun desteğini alan, siyasal önderlik için önünde zorlu engeller olan CHP yönetimine, sorunları aşarak siyasal iktidara yürümesi yolunda güç, enerji diliyor, Cumhuriyetçilerin eksik ya da yanlış gördüğü adımları eleştirirken kıyıcı, kırıcı, bütünlüğe zarar verici söylem ve eylemlerden kaçınmasının zorunlu olduğunu düşünüyorum.
CEHALET MÜLKÜN TEMELİ OLDUDoğan Kuban'ın cehalet üzerine yazdıkları hakkında telefonla konuştuğumuz Hüseyin Yurttaş, toplumun omurgalı aydınların değerinin bilinmediğini söyleyip ekledi:
"Cehalet mülkün temeli oldu... Kültür çölleşmesi yaşıyoruz... Sürüleştik... Vurdumduymazlık hastalığına tutuldu toplum, çürüdü."
Toplumsal muhalefetin, Cumhuriyetin, laikliğin en güçlü olduğu bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum dedim, "Bu da geçer yahu!" dedi telefonu kapatırken.
ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENİ RAFET AĞLARTÖB-DER'de birlikte yönetici olduğumuz ve beş yıl cezaevlerinde yan yana kaldığımız İlhami Şen'in aramızdan ayrılmasının acısını yaşarken sevgisi, sevinci, iyimserliğiyle yüzlerce öğretmenin yaşamına yön veren "öğretmenlerin öğretmeni", Rafet ağlar'dan kötü haber geldi.
Gümüşhane İlköğretmen Okulu'ndan Tokat İlköğretmen Okulu'na gelip öğretmenim olmuştu. Birinci sınıftayken beni tiyatro ile buluşturmuş, Bu Vatan Hepimizin adlı oyunda rol vermiş, birkaç ay provalarla hazırlamıştı bizi. Coşkusuyla, emeğiyle örnek bir yönetmendi. Gittiği her okulda da oyunlar sahnelediğini öğrendik sonradan. Gazi Eğitim'in Türkçe bölümüne girmemde yol gösterici olmuştu. Öğretmen öğrenci ilişkimiz ağabey-kardeş ilişkisine, dostluğa dönüşmüştü zaman içinde.
İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nde ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi'nde öğretmenliğini sürdüren Cumhuriyet öğretmeni Rafet Hoca için öğretmenlik bir yaşam biçimiydi:
"Öğretmen Okulları bir başkaydı. Okudum. Okuttum. Öğrenciler pırıl pırıl. Birer can her biri. Birlikte öğrenmenin yollarında koşmak çok keyifliydi. Öğretmenler yurtseverdi, donanımlıydı. Doymadım. Doyamadım. Anılar yetmiyor. Geri gel. Geri gel mi desem, geri dön, geri dön mü desem notalara uyarak... Sizleri çok özledim. Güzelliklerinizle, haşarılıklarınızla... Sevgi ve özlemlerimle."
Binlerce öğretmen adayına öğretmenliğin bir sanat olduğunu öğreten Rafet ağlar,