Çağdaş efsanelerimiz

Efsaneler birbirini doğurur demiştim. 68 aydınlanmasının düşünsel yaratıcılarını düşündüm. Şevket Süreyya Aydemir Kemalizm'in bilgesiydi: Suyu Arayan Adam, Toprak Uyanırsa, Tek Adam, İkinci Adam... TİP Genel Başkanlığı'nda efsaneleşen Mehmet Ali Aybar, bağımsızlığın, demokrasinin, sosyalizmin özgün, yorulmaz maratoncusu olan bir bilim adamı ve hukuk savaşçısıydı. Yön, Devrim ve Türkiye'nin Düzeni ile kucaklamış, sarsmıştı Doğan Avcıoğlu... BİR EFSANE HOCA "Efsane hocalar" deyince aklıma, tüm sorunlarımızın çözümünün "ulusal bağımsızlık ile sıkı sıkıya ilişkili" olduğunu söyleyen, milli petrol, milli maden davasının kararlı savaşçısı Muammer Aksoy geldi. Uyardı: Bağımsızlıktan uzaklaşmak, insan onuru ile bağdaşmayan eşitsizliklere neden olur ve geri kalmışlıktan kurtulmanın olanağını gelecek açısından da ortadan kaldırır. "Atatürkçüler, dinin değil, din bezirgânlarının düşmanıdırlar. Vicdan özgürlüğünün değil, başkalarının vicdan özgürlüğünü tanımayan, vicdan ve inancı kendilerinin tekeline almak isteyen saldırganların düşmanıdırlar. Uygarlıktan yana olanlar, gerilikten yana olanlar kadar yürekli ve özverili olmadıkça, Türkiye'nin aydın ufuklara doğru gidişi sürdürülemez, dahası ortaçağ karanlığına gömülmesi önlenemez... Şu gerçeği artık herkesin görmesi gerekir ki irticanın kitle halinde harekete geçmesi ve laiklik ilkesini yok etme olasılığı, hiçbir dönemde bu kadar yakın, yaygın ve somut olarak kendini göstermemiştir... Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunu görmemenin korkunç bir yanılgı, hatta gaflet olduğunu dile getirmeyi görev sayıyoruz" dedi. ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ Muammer Aksoy öldürülene kadar (31 Ocak 1990), tam bağımsızlık tutkusuyla, öğretmen ve kamu çalışanlarının örgütlenme savaşımına katkısıyla, insan hakları ve demokrasi mücadelesinin, laikliğin, Atatürkçülüğün yılmaz bir önderiydi. Atatürk ilkelerinden verilen ödünler sonunda Türkiye'nin nelerle karşılaşacağını çok iyi gözlemledi: 19 Mayıs 1989'da kurulan, bugün 300'den fazla şubesiyle Anadolu'nun dört bir yanında örgütlenerek mücadele eden ADD'nin kurucu genel başkanıydı. KADINLAR VARDIR Her biri yaşadığı dönemde efsaneleşen Nezihe Muhittin, Halide Edip, Sabiha Sertel, Suat Derviş, Behice Boran gibi kadınlarımız da vardı elbette.