'Taş üstüne taş komak' ya da TİKA

Sözlükçülerimizin başı taşlı daşlı deyimlerle pek hoş değildir, çünkü çoğu olumsuzdur. Örneğin şu iki deyim sözlüklerde "Taş taş üstüne bırakmamak" ya da "Taş taş üstüne komamak" şeklinde yer alır ve bunların olumlusuna yani "Taşı taş üstüne bırakmak" veya "Taş üstüne taş komak" şekline yer verilmez. Bunun biz Türklerin yıkmada mahir, yapmada ihmalkâr oluşlarıyla ilgili genel kanaatle bir bağlantısı var mıdır bilemiyorum ama Adalar'da ikamet edip, İstanbul'da inşaatçılık yapan -bilahare mübadil olan- bir Osmanlı Rum'un oğlu tarafından yazılmış anılarında "Babam, eski binaları yıkmak için Türk, yeni binaları yapmak için Ermeni işçileri çalıştırırdı" dediğini hatırlıyorum. Buna rağmen dilin bir miras oluşuna ve dolayısıyla her yazı ehlinin bir mirasyedi olarak davranma hakkına yaslanarak, yukarıda zikrettiğim iki olumsuz deyimi "Taşı taş üstüne bırakmak" ya da "Taş üstüne taş komak" şeklinde olumlu olarak kullanmama mani bir durumun olduğunu da hiç sanmıyorum ki, kendi zamanımda taşla uğraşan önemli bir kurumun varlığı da benim bu tutumumu meşrulaştırmama sebeptir. O kurumun adı: Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)'dır. Okurlarımın, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın talimatıyla 1992 yılında kurulan TİKA'nın kuruluş amacı, idaresi, yeniden yapılandırılması vb. bilgileri tika.gov.tr'den okumalarını istirham ederek, onun bugün itibariyle, 61 ülkede 63 Program Koordinasyon Ofisi ile 170'ten fazla ülkede faaliyet gösterdiğini belirtmekle yetinmek istiyorum. Zaten sadece TİKA'nın faaliyet gösterdiği 170 ülkenin listesini yapmaya kalkışsam bile bu köşenin yazı hacmi buna yetmeyecektir. Bu sebeple Türklükle ve İslam'la bağı olan hangi ülkeye, hangi şehre gitsem, orada bir TİKA ofisinin bulunduğunu bilmemin bana tarifi imkansız bir moral güç verdiğini belirtmem ve bu duygunun birçok seyyah arkadaşım tarafından da taşındığını söylemem sanırım TİKA hakkında yapılabilecek en doğru tanımlama ve hak ettiği övgüler için önemli bir iz oluşturmaya yetecektir. Bu sonucun Savaş Ş.Barkçin, Hakan Fidan, Musa Kulaklıkaya, Serdar Çam ve Serkan Kayalar'ın TİKA Başkanları olarak isimleri zikrediğinde de tahakkuk edeceğini tahmin ederek; Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olan TİKA'nın halen Bakan Yardımcısı Serdar Çam'ın nezaretinde Başkan Serkan Kayalar tarafından yönetildiğini söylemenin ise "ehliyete" ve ilgili "hizmetteki sürekliliğe" doğrudan vurgu yapmak olacağını sanıyorum. Buradan yazı başlığıma dönerek, şu 'Taş üstüne taş komak' deyimine farklı bir yönden daha bakma ihtiyacı duyuyorum. Şöyle ki, TİKA Başkanı Serkan Kayalar'ın birkaç gün önce sosyal medyadan şu mesajını okudum: "Abdülkadir Geylani Hazretleri külliyesini ziyaret ettik. TİKA olarak külliye içinde ve Türbe'de çeşitli restorasyon ve yenileme projeleri gerçekleştirdik. Şu anda da hem saat kulesinde hem de caminin kubbesinde çalışmalarımız devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyareti öncesi çalışmalara nezaret ettik."Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.) kimdir En kısa söyleyişle Hazar denizinin güneybatısındaki Gîlân'da doğup, ikamet yeri olarak seçtiği Bağdat'ta vefat eden ve Bâbüşşeyh mahallesindeki külliyesine defnedilen (ö. 5611166)