'Niçin Yazı'

Bu esasta söyleyeceklerimiz var ancak onları dile getirmeden önce, Ramazan Dikmen'in Mavera dergisinin 1981 yılı Aralık sayılarında yer alan "Niçin Yazı" adlı makalesinden - güncelliğini halen koruduğu için- ilk birkaç paragrafı nakletmek istiyoruz:

"İnancı ve öğretisi ne olursa olsun, belli bir okuyucu kitlesince izlenmek durumunda olan her yazar, yazdıklarıyla bir yerlere varmak, adına konuştuğu inancı, öğretiyi okuyucularının düşünce ve yaşantılarına kazandırmak ister.

Yazı inandığı, kurduğu dünyaya varmanın en ihmal edilemez, en vazgeçilemez yoludur yazar için. Yazının üstlendiği işleve ilişkin bu görüş kuşkusuz salt yazara özgü kalmaz, okuyucularca da paylaşılır. Kısacası burada yazı bir işe yaramaktadır, bir fayda sağlamaktadır.

(…) Bir şeyin faydası, karşıladığı ihtiyacın büyüklük ve önemine eşittir. Bu yüzden olacak bütün kâfir toplumlarda yazının faydasına atfedilen önem az buz değildir. Gerçekten de bu toplumlarda belli bir etki gücüne sahip hemen tüm yazarlar kurulu düzenin lejyonerlerindendir. (…)(…) Şuraya gelmek istiyorum: Çağdaşlaşan Türkiye'de, dört başı bayındır bir sistem hâlinde küfrün âni ve yoğun baskısına uğrayan buralar Müslümanı uzun süren sosyal bir şok yaşadı. Bu topraklar üzerinde küfrün misyonerliğini yapan, düzenin ayrıcalık ve resmi prestij tanıdığı yazar ve aydınların eylemini de sözünü ettiğimiz şokun etkisiyle değerlendirmek zorunda kaldı. Böylesi koşullarla malûl bir yaklaşımdan sağlıklı bir değerlendirme beklenemezdi elbet. Dolayısıyla, buralar Müslümanı da yazarın ve yazdıklarının işlevi konusunda, kâfir toplumlardakine benzer bir anlayışa yakalandı. Artık, en yakınından yirmi yıldır Müslüman yazar ve okuyucu şöyle bir ortak kabul etrafında birleşmiş gibidir: Müslim, müteşerri bir topluma ulaşmanın en vurucu, en garantili yöntemi tüm yazınsal faaliyetler de içinde olmak üzere basın-yayındır. Nitekim Müslümanların yayınsal ve yazınsal faaliyetlerinin gün gün yoğunlaştığı, eser veren Müslüman yazarların artmaya başladığı dönem de bu dönemdir.

(...) Müslüman bir yazar bir yerde konuşurken Müslümanların sanata, edebiyata ilgisiz kaldıklarını, yayın izlemediklerini; oysa Kur'an'da 'İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütlerle çağır' mealinde âyet bulunduğunu, dolayısıyla bu konuda çok duyarlı davranılması gerektiğini yana yakıla anlatıyordu. (…)

Bu anekdota şunun için yer veriyorum: Aslında yazar olsun, okuyucu olsun, basılı yayın dünyasıyla bağlantısı olan bütün Müslümanlar, yayınsal ve yazınsal uğraşlarına şer'i izahlar bulmakta pek güçlük çekmiyorlar. Müslümanlar olarak Rabbimiz katında taşıdığımız güzel niyetlerden, yetkin düşüncelerden değil, öncelikle gücümüz yettiğince yapıp ettiklerimizden sorulacağız.