Geçtiğimiz temmuz ayının son günlerinde, Yahudilere ait bir gazete ABD Başkanı Trump'ın, İsrael365 adlı bir sivil toplum kuruluşu eşliğinde genç sağcı fenomenleri ülkesinde ağırlayacağını, bu sayede Gazze soykırımının, Batı Şeria'daki yeni işgal ve zulümlerin ABD halkında neden olduğu olumsuz etkiyi gidermeye yönelik yeni bir planı başlatacağını ve yine bu plan kapsamında Trump'ın seçim kampanyasındaki önemli destekçilerinden MAGA (Make America Great Again / Amerika'yı Yeniden Büyük Yap) gurubundakiler başta gelmek üzere, toplam sayıları 2025 sonuna kadar 550'ye ulaştırılacak olan fenomenlerin, İsrail'e gönderilerek orada eğitileceklerini duyurmuştu.
Bu plan geçtiğimiz eylül ayının son günlerinde Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze'de ateşkes anlaşması için sunduğu 21 maddelik teklifte ise şu şekilde resmiyet kazanıyordu:
"19. Nüfusu radikalleşmeden uzaklaştırmak için bir süreç oluşturulacaktır. Bu süreç, İsrail ve Gazze'deki zihniyet ve anlatıları değiştirmek amacıyla dinlerarası diyalogu da içerecektir.
21. ABD, barış içinde bir arada yaşama için siyasi bir ufuk üzerinde anlaşmak üzere İsrail ve Filistinliler arasında bir diyalog kuracaktır."
Hatta bu iki maddeye istinaden, Trump'ın Yahudilere -dünyanın hemen her yerinde- kaybettikleri itibarı tekrar kazandırmak için hatırı sayılı bir bütçe ayırdığı, bu maksatla sinema yönetmenlerinin, sosyal medya fenomenlerinin, edebiyatçıların ve sair sanat taifesinin büyük meblağlarla fonlanacağı ileri sürülmüştü.
Bunlar ABD-İsraili'nin Gazze soykırımını, zincirinden boşanmış azgın köpek saldırganlığını dünyadan saklayamamasının bir sonucuydu. Diğer bir söyleyişle ABD-İsraili söz konusu soykırımı ve saldırganlığıyla 2. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra kendi ürettiği Holokost endüstrisini yine kendi elleriyle çökerttiğini görememişti. Yahudilerin baş hamisi olarak ABD bu durumu gördüğünü ve çöken Holokost endüstrisinin yerine -müttefikleriyle birlikte- bir yenisini kuracağını söylüyordu. Kapitalizm de zaten bu tarz çarkların iyi işlediği bir sistem değil miydi Dolayısıyla Holokost endüstrisinde mesela sadece sinema etabı itibariyle Orson Welles'in yönettiği Stranger (1946) filminden, en son Jonathan Glazer'ın yönettiği The Zone of Interest (2023) filmine kadar çekilmiş iki yüze yakın film ve onlar sayesinde büyük yönetmen katına yükseltilen Alan J. Pakula, Steven Spielberg, Roman Polanski, Laszlo Nemes…vd. yönetmenlerle, Meryl Streep (Sophie's Choice) ile Dustin Hoffman'ın (Marathon Man) başı çektiği çok özel bir şöhretler korosunun çöpe atılması hiç de zor olmayacaktı.
Claude Lanzmann'ın Holokost temalı dokuz buçuk saatlik belgesel filmi Shoah (1985) ise çöpe ilk atılması gerekenlerden olacaktı. Zira ABD-İsraili'nin Gazze'deki soykırımı, Holokost hakkında şu kanaati doğurmuştu:
"Demek ki, o tarihte Almanlar değil de Yahudiler güçlü olsalarmış, Gazze soykırımına benzer bir vahşeti Almanlara karşı bizzat onlar uygularlarmış."
Buna bağlı olarak ABD-İsraili'nin Holokost endüstrisinde ürettiği kurgusal gerçeklik, diğer bir söyleyişle cilalanmış yalanlar (fictions) Gazze soykırımının saklanması mümkün olmayan fiili gerçekliği karşısında tuzla buz oluvermişti.