Cehalet ile ihanetin ortaklaşması

Büyüklerimiz cehaletin bilmemek değil, bilmediğini bilmemek olduğunu söylemişlerdir. Buna göre cehalet ilkiyle bilmeye durmanın bir yoluyken, ikincisiyle bilmeye ilişkin tüm yolların kapatılması demektir. İkinci husus dilimizdeki at gözlüğü takma deyimiyle ifade edilen kendini bilgiye kapatmanın fevkinde -bilinçli olarak seçilmiş- bir körleşmeye işaret etmekte ve onu siyasi bir tercih; beyinsel kısırlıkta, kuşatılmışlıkta mutlu olma vehmini doğuran bir dünya görüşü -ya da dünya görüşsüzlüğü- olarak öne çıkmaktadır. Yakın zamanda bir derginin Peygamber Aleyhisselam ile Hz. Musa'nın imgelerini çizgiyle mizahileştirerek değersizleştirmeye kalkışmasının altında yatan da bu türden bir cehalettir. Çünkü suret(lendirme) meselesi anlık olarak yani kafasına estiği anda bir şeyleri çiziktirerek eğlenmeye, eğlendirmeye indirgenemez. Bilakis bu mesele kökleri İslam'ın intişarına dayan bir meseledir. Zira o, İslam'ın tevhit inancını "Lâ ilaheillallah" lafzında toplamasına, Hıristiyanlığın -öncesinde çok belirgin olmayan- teslisi siyasileştirme ve bunu ikona yoluyla imgesel bir külte dönüştürme yöneliminin adıdır; teslis esaslı suret -ikona, imge- İslam inancıyla rekabet etmenin, Hıristiyanlığı tevhidin dışında konumlandırmanın dispozitifidir; Tanrı sözünü duyarak ve okuyarak değil, görerek içselleştirmedir. Burada dispozitif kelimesini zikretmemizin nedeni, suret meselesinin inanıştan sonraki ilk safhasının ekonomik olmasındandır. Ceren Ünal'ın tespitleriyle "Bizans sikkelerinde İsa'nın portresi ilk defa imparator II. lustinianos (685-695 ve 705-711) dönemi sikkelerinde yer alır. Bizans sikke tasvir sanatı incelendiğinde de portre sanatındaki seviyenin 692695 yılları arasında yapılan İsa tasvirleriyle geliştiği düşünülebilir. Sikke tasvir sanatındaki bu yükseliş, 698 yılında imparator Leontios iktidarından sonra gerçekleşen çöküşe kadar devam etmiştir. İmparator III. Leon döneminden başlayarak III. Mikhail dönemine kadar yaklaşık 726-843 yılları arasındaki İkonoklazma Döneminde kutsal kişi tasvirlerinin yasaklanmasıyla sikkelerde İsa tasvirlerinin yerini imparator ve ailesinin tasvirleri almaya başlamıştır. III. Mikhail'in iktidarında basılan altın sikkelerde İsa tekrar tasvir edilmiş, 10. yüzyıldan itibaren de yaklaşık olarak yüz yıl boyunca tedavülde kalan 'Anonim Follis' olarak tanımlanan bakır sikkelerin ön yüzlerinde imparator tasvirlerinin yerini almıştır. (Bizans Sikkelerinde Kutsal Kişi Tasvirleri, TTK, 2020)Hıristiyan Bizans'ın -asliyetinde Roma'nın- para üstünden sergilediği bu tutumun nedeni ise, başlangıcında Bizans'a haraç ödeyen Emevîler'in ilk İslam sikkelerini bastırarak tam bir iktidar beyanında bulunmaları ve hatta İslam sikkelerini Kudüs'te kurdurduğu bir darphanede basan Halife Abdülmelik b. Mervan'ın Kıbrıs haracını Bizans karlına bu sikkelerle ödemeyi teklif edecek kadar ileriye(!) gitmesidir. Bunun reddine sebep olan şey ise, İslam sikkelerinin arka yüzde kûfî tarzında bir besmele