Ömer Erdem

Karar

Sıradan şeylerin büyük çıkmazı

Bina cepheleri, köprü üstleri, bariyerler, duraklar, iskeleler, inşaat alanları yavaş yavaş ses, afiş ve görsel videolarla dolup kabarmaya başladı. Şehrin kaotik curcunası görünmez dişler tarafından lezzetli bir elma gibi ısırılıyor. Büyük büyük iddialar, nereden hangi parayla yapılacağı meçhul vaatler. Bütün bunların arasında hayatın o bildik ve t

Resim şart ya da

Zihniyet dünyasına dair konularda kesin ve bağlayıcı hükümler vermenin uzun erekte yarattığı bir dizi sıkıntılar hep vardır. Resim yasağı meselesinin sebepleri kadar sonuçlarını bütün bağlamlarıyla tartışabildiğimiz bile söylenemez mesela. Şimdi böyle bir yasak yok ama geçmişin bugüne yansıyan basıncı hepten yok sayılamaz. Sanat , düşünce ve bunlar

Şehirde Mario Levi

Mario Levi bir şehir yazarı olarak belirdi ve nihayette onu önde tutacak vasıf budur. Salt İstanbul'u yazdığı için tematik bir paranteze sığmak değildir onunki. Aksine, şehri yazarken şehirden çıkmayı başarmış olmasıdır. 'Çıkmak' bütün çağrışımlarıyla birleşir bu yazarlıkta. Doğmayı karşıladığı kadar olmayı fakat asıl başkaldırıyı imlemesiyle karak

Arıza düşünceler kökten eleştiriler

Doğrudan bir vurgu yapılmadan ve imlasına dair özel bir dikkat gösterilmediğinde 'arıza' kelimesinin anlamı iki yönden açıkta bırakılır. Uğur Tanyeli bir yandan kelimenin tam anlamıyla arızayı, meydan okumak, çıngar çıkarmak diye kullanır, diğer yandan da cömert bir bilgi ve yorum sunumuna dönüştürür.Mimarlık pergeli üzerinden hareketle tarihten fe

Oyuncak meselesi

Çocukluğunda oynadığı onca oyunu hatırlayan kaç kuşak kaldı acaba Oyuncağın, oyun içine türlü nesnelere indirgendiği, soyutlandığı dönemlerde ortak hayatın şevkiyle çınlardı sokaklar. Sonuçta oyun kolektif bir olgudur çünkü oyuncak ise doğası gereği bireyseldir. Tamamen tabiattan koparılmış ve her bir parçası mesafe fikri getiren oyuncak hali vakti

Kış duygusu

Ne zaman elime boş bir kâğıt, üç beş de renkli kalem geçse hemen bir kış resmi yapmaya kurulurum.İnce ince işlemeye doyamadığım çiçek desenleri misali çizdiğimden çok içimde kurduğum o buğulu duygunun çekimine kapılırım. Belki de bunda çocukluğuma dair mağara ışıkları gibi uzaktan görünüp kaybolan hatıra parçacıklarının etkisi vardır. Akdeniz taraf

Gün geçer, zaman akar, insan göçer ancak...

Gün batmak içindir, zamansa akmak... Günle zaman arasında insana düşen nihai erek ise göçmek olmalı. İster içte yaşansın bu göç ister mekanda fark etmez. Hareket asıl karakteridir varlığın. Gün, zaman, göçmek neredeyse aynı anlam rayı üzerinde gidip gelirler. Bir ağacın gövdesine görünmez ayak pençeleriyle yapışıp da en yükseğe çıkan sarmaşığa benz