Zeytinime dokunma! - Kemal Anadol


Doğal zenginliklerimizin başında gelen milyonlarca zeytin ağacımız büyük tehlike altında. Vahşi kapitalizmin acımasızca saldırdığı zeytin varlığımıza yönelik cinayet girişimi parlamentoda şimdiye dek tam 10 kez geri püskürtülmüştü.

Köylüler, üreticiler ve doğaseverler 11. tecavüz girişimine karşı savaşım veriyorlar. TBMM önünde gösteri yapıyorlar. Halkın meclisinde bu ilginç torba yasa görüşülürken onlar içeriye bile sokulmuyorlar. Yalnızca zeytin varlığımız mı AKP'nin getirdiği bu torba yasa ile tüm ormanlarımız, SİT ve birinci sınıf tarım alanlarımız, su havzalarımız, turizm ve arkeoloji bölgelerimiz büyük tehlike ve tehdit altındadır.

KAZANÇ HIRSI, DOĞA KATLİAMI

Ulusal gelire büyük katkı veren ve milyonlarca yurttaşımızın geçimini sağlayan zeytincilik bu teklifle yok olacaktır. Bu teklif, telafisi olanaksız yaralar açacak, üretim alanı olan Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Kilis illerini etkileyecektir. Doğrusu Atatürk'ün armağanı olan 3573 sayılı "Zeytincilik Yasası"nı delmek değil, tastamam uygulamaktır.

Olayın özünde, vahşi madencilik yapan ve özelleştirilen termik santrallarını satın alan şirketlerin kazanç hırsı yatmaktadır. Özellikle Muğla ilindeki termik santrallar! İkisi Milas Ören'de canım Gökova Körfezi'nin içindeki Kemerköy'le Yeniköy santralları ve Yatağan santralları...

Eski TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun'dan aldığım rakamlara göre, Yeniköy ve Kemerköy santralları yılda 9.2 milyon, Yatağan da 5.5 milyon ton kömür tüketmektedirler. Bu santralları işleten gruplar şimdiye dek yatırım bedellerini fazlasıyla aldılar. Şimdi dertleri kârlarına kâr katmak! Durum böyle olunca kömür üretimi için en kolay yol açık işletme. Yani yerin üstündeki ormanları, zeytin ağaçlarını kesmek, arkeolojik alanlara, su havzalarına bile tecavüz ederek toprağı makinelerle kazımak ve altındaki kalitesiz ve yüksek kükürt içeren linyit kömürünü santral alanına çıkarmak...

KORUMA ÖNERİLERİ

Bu satırların yazarı işin başından beri fosil yakıtlarla dünyanın tehlike altına sokulmasına karşıdır ve bu konudaki uluslararası antlaşmalara taraf devletlerin tastamam uyması yanındadır. Özellikle termik santrallara! Ama ülkemizde dünkü ve bugünkü iktidarlar bu santralları işletmekte ısrar etmekteler. O zaman en azından orman ve zeytin varlıklarımızı, su havzalarını, turizm ve arkeolojik alanlarımızı korumak için önerilerim var.

Santralların sahibi şirketler şimdiye dek, 9 Eylül ve Hacettepe üniversiteleri ile Çinli bir firmaya yeraltı işletmeleriyle ilgili projeler yaptırdılar. Yeraltında açılacak ocaklardan kömür yukarıya çıkarılacak. Toprağın üstündeki ağaçlar ve canlılar zarar görmeyecek. Ama çıkan maliyet şirketlerin kârdan zarar etmelerine yol açacağı için projeler hasıraltı ediliyor ve görmezden geliniyor. Hocaların hocası Prof. Doğan Kantarcı da geçtiğimiz günlerde aynı öneride bulundu.

Ekonomik açıdan baktığımız ve kâr-zarar hesabı yaptığımızda cinayet somut biçimde ortaya çıkıyor. Santralların yaktığı linyit rezervlerinin bazıları azalıyor bazıları da bitmek üzere. Üstelik açık işletmeler son bulduğunda toprağın üstünde tarım faaliyeti olanaksızdır. Oysa zeytin ölümsüz ağaçtır. Bin sene ömrü vardır ve altından çıkan filizlerle yaşamını sürdürür. Kökünden sökülerek başka bir yere taşınması ve orada meyve vermesi akıl ve bilim dışıdır, olanaksızdır!