"Yıllar sonra hatırlayıp utanacak çocuklarımız Cesaret sayıldığını doğruluk denen şeyin"
Yevgeni Yevtuşenko
Cevat Bey, o eylül gününün sonunda eve gece yarısı dönebildi. Altı aydır asayişinden sorumlu olduğu bu Adana'da bir gün bile olaysız geçmemişti. Az önce Yapı Meslek Lisesi'nin pansiyonunda tanık olduğu sahne ise yaşadıklarının en ağırıydı: Altı öğretmen elleri bağlı, kanlar içinde yatıyordu. Bu korkunç görüntü karşısında Vali Aydemir Ceylan'la birlikte gözyaşlarını tutamamıştı. 1979'un, 18 Eylül'ünü 19 Eylül'e bağlayan o gece yarısı, Cevat Yurdakul bütün ekipleri yatağından kaldırıp harekete geçirmişti. Olaya, yine sağ-sol çatışması denecek ve kanlı döngü sürecekti. Bu gencecik öğretmenleri kim, hangi akıl öldürmek isterdi"
Gece yarısı eve döndüğünde, Ülker Hanım'a, "Bana şimdi hiçbir şey sorma!" diyebildi ve bitkin bir durumda kendini bıraktığı koltukta sabaha kadar gözünün önünden silinmeyen o manzarayla boğuştu; uyku ile uyanıklık arasında sürüklendi. Az sonra haberi alacak olan öğretmenlerin ailelerini, cenazeler memleketlerine ulaştığında yükselecek ağıtları düşündü. Yarım yamalak uykuyla geçen gecenin sabahında erkenden işe gitti. Gün boyu olay üzerine çalıştı. Akşam, resmi bir yemek için üniversiteye gitti. Haber saatinde radyoyu açtırdıklarında yanında oturan Vali Aydemir Ceylan'la donup kaldılar. MHP Genel Başkan Yardımcısı Somuncuoğlu, öldürülen öğretmenlerin ülkücü olduğu varsayımıyla "Saldırıdan başbakan, Adana valisi ve Emniyet müdürü sorumludur" diyordu. Oysa ikisi de öğretmenlerin sağcı mı, solcu mu olduklarıyla ilgili değildi. Emniyet genel müdürü ile TÖBDER, dört öğretmenin solcu, ikisinin ülkücü olduğunu açıklamıştı. Başbakan Ecevit de ideolojik ayrım gözetmeksizin öldürülmüş olmalarının ilginçliğine dikkat çekmişti. Vali Ceylan, Yurdakul'un kulağına eğilerek "İdam fermanımız okunuyor" demişti.
HALKIN ESENLİĞİ İİN...Uzun süredir aldığı tehditler, bu olaydan sonra daha da yoğunlaşmıştı. 27 Eylül günü, bir yandan operasyonları yönetmeye çalışıyor, bir yandan da sık sık eşini arayıp iyi olup olmadıklarını soruyordu. O gece eve geldiğinde yine yorgun ve moralsizdi.