Yerel Yönetimler ve vesayet denetimi - Ali Serindağ
Anayasamızın 123. maddesine göre, "İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır." O halde merkezi yönetimle yerel yönetimler birbirlerinin rakibi değil, tam tersine, bir bütünün parçalarıdır.
Her ne kadar merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde vesayet yetkisi varsa da merkezi yönetim bu yetkisini, yerel yönetimlerin faaliyetlerine ve icraatlarına engel olacak şekilde değil, aksine yerel yönetimlerin hizmetlerine katkı sunacak ve yol gösterecek şekilde kullanmalıdır.
ANAYASA DİKKATE ALINMALIAncak merkezi yönetim belediyeler üzerindeki vesayet yetkisini yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda kullanmamakta, muhalefete mensup belediyeler, değişik yöntemlerle baskı altına alınmaktadır. Bu konu muhalefet liderleri ve muhalefete mensup pek çok belediye başkanı tarafından da sıkça dile getirilmektedir.
Makamı ve görevi ne olursa olsun elbette hiç kimse suç işleme özgürlüğüne sahip değildir. Fakat anayasamıza göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı hükmü de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
YIPRATICI ETKİ5393 sayılı belediye kanununun 45. maddesinin ek fıkrası uyarınca, belediye başkanının görevden uzaklaştırılması halinde, belediye başkanının bağlı olduğu partiden bir belediye meclis üyesi, belediye başkan vekili (kamuoyundaki deyimiyle kayyum) olarak görevlendirilmelidir. Bu şekilde bir görevlendirme siyaset ve yönetim etiğine çok daha uygun düşer. Üstelik işlemin siyasi saikle yapıldığı algısını da zayıflatır.