'Yeni anayasa' yapılabilir mi - Bülent SERİM
Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilemez ilkesi "hukuk devleti"nin ayaklar altına alındığı, sürekli anaysadan söz edildiği bir dönemde biz yine ilkelere sadık kalalım ve "yeni anayasanın" nasıl yapılması gerektiği konusunda anayasa hukuku öğretisine bakalım.
Yeni anayasa yapımı söz konusu olduğunda iki iktidar gündeme gelir: Kurucu iktidar ve kurulu (kurulmuş) iktidar. Kurucu iktidar, bir devlet kuran ya da bir devleti yeniden kuran iktidardır; kurulu (kurulmuş) iktidar ise kurucu iktidarın kurduğu devlette, onun koyduğu anayasal kurallara göre kurulan iktidardır. Kurucu iktidar;
Sömürgelerin bağımsızlığını kazanmasıyla yeni bir devletin doğması, Devletlerin birleşerek tek bağımsız devlet durumuna gelmesi, Bir devletin bölünüp ortaya birden çok bağımsız devletin çıkması, Kurtuluş savaşı veren bir milletin bağımsız bir devlet kurması, Devrim, hükümete karşı darbe ya da iç savaş sonrası iktidarın ele geçirilmesi durumlarında söz konusudur.Kurucu iktidar döneminde ortada bir anayasa yoktur ya da yok edilmiştir. Kurucu iktidar bu konuda "mutlak ve sınırsız" bir yetkiye sahiptir. Kuruluş felsefesine ve ideolojisine uygun olarak kuruluş sözleşmesi olan yeni anayasayı yapar ve bunu korumaya alır.
TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÖRNEKLERSeçimle gelen sonraki iktidarlar, kurucu iktidarın yaptığı anayasa çerçevesinde kurulurlar; varlık ve meşruiyet kaynakları bu anayasadır; bu anayasayla bağlıdırlar; ancak bu anayasayla verilen yetkileri kullanabilirler.
Kısacası kurucu iktidarlar yeni anayasayı yaparlar; kurulu iktidarların anayasa konusundaki yetkileri anayasal kurallarla sınırlıdır. Eğer anayasada kurulu iktidara "yeni anayasa yapma" yetkisi verilmişse, yeni anayasa yapabilirler; yok eğer yalnızca "anayasada değişiklik yapma" yetkisi verilmişse, o zaman da anayasada yalnızca değişiklik yapabilirler, yeni anayasa yapamazlar.
Örneğin İsviçre (m.193), Bulgaristan (m.153), Almanya (m.146), İspanya (m.168) ve Finlandiya (m.95) anayasalarında parlamentolarına yeni anayasa yapma yetkisi verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde durum farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra çıkarılan anayasalar (1924, 1961 ve 1982) kurucu iktidarların anayasalarıdır ve her üç anayasada da TBMM'ye yeni anayasa yapma yetkisi verilmemiş; yalnızca, kimi maddeler dışında anayasada değişiklik yapma yetkisi verilmiştir. (1924m.102, 1961m.155, 1982m.175)
KURALLARLA SINIRLIKurucu iktidar, kendi yaptığı anayasanın dışında yetki kullanılmaması için de hem "milleti" hem de "kurulu iktidarı" getirdiği kurallarla sınırlandırmıştır. 1982 Anayasası'nın başlangıcı ile 6, 8 ve 11. maddeleri bu tür düzenlemelerle donatılmıştır. Bu maddelere bakarsak yetki sınırı olarak şu kuralları görürüz:
Egemenlik kayıtsız koşulsuz millete aittir. Ancak millet egemenliğini "anayasanın koyduğu esaslara göre" kullanabilir. Yani millet iradesi anayasal kurallarla sınırlandırılmıştır. Egemenliği Türk milleti adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluş bu anayasada gösterilen hukuk düzeni dışına çıkamaz. Egemenliği millet adına kullanan yasama, yürütme ve yargı organlarının yetkileri anayasal kurallarla sınırlandırılmıştır. Yürütme yetkisini tek başına kullanan cumhurbaşkanının anayasal kurallarla bağlı olduğu ayrıca belirtilmiştir. Hiçbir kimse ya da organ kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisi kullanamaz. Organların egemenliği kullanmak için oluşturduğu idare, kamu kurum ve kuruluşları, görevlerini yaparken her şeyden önce anayasal kurallara bağlıdırlar. Özel ve tüzel kişiler, yani yurttaşlar ve özel kuruluşlar da anayasal kurallara uymak zorundadırlar.