Kente sahip çıkmak - Yüksel Işık

Belediyecilik, kamu yönetiminin en temel birimidir. Çoğunlukla "dediğim dedikçi" tipler başkan yapılıyor ama belediyecilik, aynı zamanda, katılımcı demokrasinin uygulama alanıdır. Yurttaşın kendisini ifade edebildiği, talep ve önerilerini dile getirebildiği ve eğer o bilinç oluşmuşsa uygulanıp uygulanmadığını takip edip hesap sorabildiği bir alandır. Bir çeşit demokrasi okuludur. Bu okulun işlevsel olabilmesi, elbette, yöneticilerinin de demokrasiyi içselleştirmesiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla deyim yerindeyse kentlilerin, yöneticilerin ensesinde "boza pişirecek" kadar kentleriyle ilgilenmeleri şarttır. İlgilenmezlerse ne olurbr data-mce-bogus"1"

ŞEFFAF YÖNETİM ANLAYIŞI

Yaklaşık 23 yıl yönettikleri kenti "parsel parsel" sattıkları ve bu nedenle "obez bir kasaba"ya dönüşmesine neden oldukları için istifa ettirilen başkanların yaşanmaz hale getirdikleri Ankara gibi olur. Oysa biz bütün yetkilerin iki dudak arasına sıkışması nedeniyle "parsel parsel" satılmasına müdahale edemediğimiz ve dolayısıyla "obez bir kasaba" istemiyoruz.br data-mce-bogus"1"

Ancak bugün Ankara'da yaşanan, yönetme süreçlerinde olduğu gibi bütçe yapımında da katılımcı modeller geliştirilmesi; şeffaf yönetim anlayışıyla her kuruşun hesabının verilmesi, bir zihniyet devriminin göstergesidir. Başkanın kendisini kentine adaması, her aşamada birlikte yönetmeye yatkın olması, kendisine verilen yetkiyi bir çeşit kolaylaştırıcılık düzeyine indirgemesi esasında, bu topraklarda filiz vermiş güçlü bir gelenektir.br data-mce-bogus"1"

Merkezi hükümetin bütün engelleme çalışmalarına rağmen büyükşehir belediye başkanlarının son beş yılda gösterdikleri performans, halktan yana belediyeciliğin taşıyıcı kolonlarının ne olduğuna işaret ediyor.br data-mce-bogus"1"