Yalan zincirinin acı sonuçları - Nazım Mutlu
101 yaşını doldurmuş ve temel siyasal dayanağı halkçılık olan Cumhuriyetin eğitimini, ekonomisini, sağlığını, toplumsal yaşamın tüm kanallarını piyasaya, özelleştirmenin insafına terk etmenin her geçen gün daha da ağırlaşan bedelini ödüyoruz uzun süredir. Piyasacı iktidarların siyasal öncelikleri, her biri öbürüne taş çıkartacak ağırlıkta acılar yaşatıyor hepimize. En son sağlığımızdan sorumlu hastanelerde yaşanan bebek kıyımlarından adaletsiz vergi toplanmasına, iki ayı aşkın süredir faili bulun(a)mayan sekiz yaşındaki Narin Güran cinayetinden okul kantinlerinde açılmaya başlayan veresiye defterlerine dek gün gün yaşadığımız akıl almaz olayların temelindeki en etkili araçsa onlarca yıl öncesinden bugüne gelen yalan zinciridir.
DERİN ÇÜRÜMEYaşamın odağına insanı değil de parayı koyan her düşünce sistemi, öğreti ya da anlayış, bütün işlerini yalanla yürütür. Yargıdan medyasına dek güvenilirliği sarsan bugünkü düzenin yapıcıları, işlerini yalanla yürütmek zorundadır. Çünkü anamalcı (kapitalist) temelde işleyen her sistem, ancak yalanla yaşayabilir. Kökleri geçmişte olup bugün canımızı daha çok acıtan her olayın altı eşildiğinde derin çürümeyi yaratan upuzun yalan zinciriyle karşılaşırız.
Yakın tarihimiz, bu zincirle örülmüş örneklerle doludur. 12 Eylül 1980 darbesiyle teslim alınan Cumhuriyet birikimi KİT'lerin "özelleştirmegüzelleştirme" reçetesiyle satılması, bir adım sonrasında ekonomimizin belkemiği olan stratejik kurumların çerez parasına elden çıkarılması, iyi kurgulanmış büyük yalanlarla başarılmıştır. Bu başarının(!) en bilinen simge adı Turgut Özal öncülüğünde yalana oturtulan anamalcı tezgâh, sonrasındaki iktidarlarca kullanılan yalanlarla kamuoyunda meşrulaştırılmıştır. Örneğin ekonomik yapıyı saran hastalıkların tanısı olarak kullanılan "aşırı istihdam", "siyasetçilerin arpalığı", "verimsizlik", "teknolojik gerilik", "kara delik" yalanları, KİT'lerin çökertilmesi amacıyla çokuluslu anamalın sözlü ve yazılı propaganda aracı olarak sürekli kullanılmıştır. Özal'la ardıllarının basında ve iletişimde konuşlanmış "liberalneoliberal" kalemlerince sıkça kullanılan şu tür sözler hâlâ belleklerdedir: "Koskoca devlet ayakkabı yapmakla uğraşır mı!", "Bez fabrikalarıyla kalkınan ülke var mı"
ÇIKIŞ YOLU NEREDEÖzelleştirmepiyasalaştırma politikalarının en arsız tutumuna örnek olarak da zarar ettiği gerekçesiyle satışa çıkarılan KİT'lerle ilgili araştırmalar yapılıp gerçekte bunların verimli ve kârlı kuruluşlar olduğu kanıtlandığında ise aynı ağızların verdiği yanıtlar unutulur türden değildir: "Zarar eden kurumu kim alsın Elbette kârlı olanlar satılacak!"