Türkiye'de şap hastalığı neden hala bitmiyor - Gülay Ertürk

Türkiye'de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır. Halk arasında "dabak" olarak bilinen bu hastalık, süt üretimini, et verimini, hayvan hareketlerini ve üreticinin ekonomik geleceğini doğrudan etkiliyor.

Şap hastalığı, ölüm oranı düşük olsa da ekonomik kaybı çok büyük bir viral hastalıktır. Hayvanda ağız içi yaralar, topallık ve yüksek ateşle seyreder; üretim düşer, ticaret aksar ve büyük ekonomik kayıplar yaşanır.

BİLİM VE YÖNETİM EKSİKLİĞİ

Şap hastalığının kontrolü için büyükbaş hayvanlarda aşılama oranının en az yüzde 85 olması gerekir. Geçmişte Türkiye'de bu oran birçok bölgede yüzde 60-65 seviyesinde kalmış; özellikle küçükbaş hayvanlarda düzensiz aşılama virüsün hızla dolaşmasına yol açmıştır.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın açıklamasına göre bugün aşılama oranı yüzde 92'ye ulaştı, tüm büyükbaşlar ilk tur aşılamadan geçirildi ve ikinci tur başlatıldı. Bu önemli bir gelişme, ancak sürdürülebilir başarı için bu oran her yıl korunmalıdır.

Diğer yandan Türkiye'nin coğrafi konumu, küçükbaş hayvan varlığının büyüklüğü ve hayvan hareketlerinin yoğunluğu şapın sürekli sahada dolaşmasına zemin hazırlıyor. Üstelik virüsün yeni serotipleri, mevcut aşıları zaman zaman korunmadan yetersiz bırakıyor.

VETERİNER OTORİTESİ EKSİKLİĞİ

Avrupa ülkeleri şapı eradike (yok ederken) ederken bağımsız ve bilimsel temelli bir veteriner otorite ile çalıştı. Türkiye'de ise veteriner hizmetleri farklı birimlere dağıtılmış, bütüncül bir komuta-kontrol yapısı ortadan kalkmıştır.

Epidemiyolojik mücadele, sahadaki koordinasyon ve karar alma yetkisi güçlü bir veteriner otorite olmadan sürdürülemez. Bu nedenle mücadele çoğu zaman geç kalıyor ve dağınık yürüyor.