Milli bayramlar, bir ülkenin tarihindeki önemli olayları hatırlama, milli birlik ve beraberlik ruhunu pekiştirme adına büyük önem taşır. Türkiye Cumhuriyeti'nde milli bayramlar, halkın Cumhuriyet değerleri etrafında birleştiği, tarihi zaferlerin ve bağımsızlık mücadelesinin kutladığı günlerdir. Türkiye'de milli bayramlar, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren coşkuyla kutlanmış, zamanla değişen toplumsal ve siyasi dinamiklere bağlı olarak bu kutlama biçimlerinde bazı farklılıklar olmuştur.
CUMHURİYETİN İLK YILLARICumhuriyetin ilanı ile birlikte Türkiye'de milli bayramlar, modern devletin inşa sürecinde halkın ortak değerler etrafında birleşmesi için önemli araçlar olarak görülmeye başlandı. Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadrosu, milli bayramların kutlanmasını, Cumhuriyetin ve laiklik ilkesinin topluma yerleşmesi için bir fırsat olarak değerlendirdi. Özellikle Cumhuriyet Bayramı, Atatürk'ün en çok önem verdiği bayramlardandı.
Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, özellikle okullarda büyük bir coşku ile kutlanıyordu. Çocukların ön planda olduğu etkinlikler düzenleniyor, bayramın ana teması olan "egemenlik" vurgulanıyordu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, büyük askeri geçit törenleri, resmi geçitler ve kutlamalarla başkent Ankara'da ve tüm illerde görkemli bir şekilde kutlanıyordu. Devlet erkânı, ordunun güç gösterisi ve halkın katılımıyla birlikte bu bayram, Cumhuriyetin en önemli simgelerinden biri haline gelmişti.
30 Ağustos Zafer Bayramı, Kurtuluş Savaşı'ndaki büyük askeri zaferin anısına, ordunun ve askerlerin kahramanlığını vurgulayan etkinliklerle her yıl coşkuyla kutlanıyordu.
1980 SONRASI DEĞİŞİM1980 askeri darbesinden sonra Türkiye'de milli bayram kutlamaları, daha merkezi ve denetimli bir hale geldi. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte milli bayramların kutlanmasında askeri unsurlar daha da ön plana çıkarıldı. Bayramlar, disiplinli törenler ve devlet erkânının katılımıyla büyük şehirlerde kutlanmaya devam ederken kırsal bölgelerde kutlamalar daha sade bir şekilde gerçekleşti.
1980'lerden sonra özellikle Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı gibi bayramlarda gençlerin ve çocukların düzenlediği gösteriler, devletin ulusal hedeflerine vurgu yapan etkinlikler haline geldi. Bu dönemde bayramlar, devlet otoritesi vurgusuyla kutlanmaya devam etti.
2000'Lİ YILLAR VE GÜNÜMÜZ2000'li yıllarla birlikte, Türkiye'de milli bayramların kutlanmasında bir dönüşüm yaşanmaya başlandı. Özellikle siyasi atmosferdeki değişiklikler, kutlamaların içeriği ve coşkusunu etkiledi. AKP'nin 2002'de iktidara gelmesinden sonra, milli bayramların kutlama biçiminde laiklik vurgusu daha geri planda kalmaya başladı ve dini-milli unsurlar ön plana çıktı.
2010'lardan itibaren askeri geçitler ve büyük çaplı törenler giderek daha sınırlı hale getirildi. Bayramlardaki askeri törenler ya iptal edildi ya da daha sönük yapılmaya başlandı. Bu durum, Cumhuriyet değerlerinin yeterince vurgulanmadığı ve milli bayramların öneminin giderek azaltıldığı eleştirilerine yol açtı.
SİYASİ VE İDEOLOJİK AYRIŞMASon yıllarda milli bayram kutlamaları, siyasi ve ideolojik bir ayrışmanın simgesi haline geldi. İktidar ve muhalefet partileri arasında milli bayramların kutlanma biçimi üzerine tartışmalar yaşandı. Bazı muhalefet partileri, bayramların önemini vurgulamak için büyük şehirlerde alternatif etkinlikler düzenlerken hükümetin resmi kutlamaları daha sınırlı tutması, milli bayramların anlamının gölgelenmesi yönünde eleştirilere neden oldu. 2010'lardan itibaren askeri geçitler, törenler ya iptal edildi ya da daha sönük bir şekilde yapıldı. Ordumuza farklı kesimler farklı şekilde bakmaya başladı.