Trump döneminde küresel jeopolitik - Nejat Esen

Donald Trump'ın ABD'de yeniden başkan seçilmesi ile küresel jeopolitikte yeni ve farklı bir süreç başladı. Artık İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan sözde kurallara dayalı dünya düzenini revize ederek sürdürmek isteyenler sahnede yok. Çok kutuplu dünya düzeni taraftarları ise şimdilik Trump'ın hamlelerini izlemekte.

Trump'ın stratejisi iç cephede güneyden göçleri önlemeyi ve bütçe açığını azaltmayı; dış cephede ise dış ticarette dengeyi sağlamayı esas almakta. Bu nedenle de Trump'ın stratejisinde öncelik ticaret savaşlarında. Ancak,, Trump'ın pek de uzak olmayan gelecekte, güç gösterisi amacı ile İsrail ile birlikte İran'ın nükleer tesislerini vurması güçlü bir olasılık gibi görünmekte.

TRUMP NE İSTİYOR

Trump, iç cephede güney sınırının korunması görevini orduya, tasarruf görevini ise Elon Musk'a verdi. Dış cephede ise şimdilik asıl silahı gümrük vergileri. Trump, BRICS'i etkisiz hale getirmek, doların küresel para rezervi olma yeteneğini korumak, Ukrayna Savaşı'nı bitirmek, Putin ile iyi ilişkiler kurarak Rusya'yı yanına çekmek, Avrupa'nın güvenliği sorumluluğunu Avrupalılara devretmek, daha fazla ABD silahı almaları için Avrupalıların savunma harcamalarını gayri safi hasılalarının yüzde 5'i seviyesine çıkarmak, Ortadoğu'yu İsrail'in çıkarlarına ve taleplerine göre şekillendirmeye devam etmek istemektedir.

Trump'ın üslubu farklı, diplomatik kuralların ve nezaketin önemi yok artık. Trump için kural da yok. Trump sanki Hollywood filmindeki kasabanın şerifi gibi. Eski paradigmaları yıkan, Avrupalıları küçümseyen ve hatta aşağılayan Trump başarılı olursa, sanki Amerika yeniden büyük olacak; Trump başarısız olursa, Amerika'nın çöküşü hızlanacak.

ABD GENİŞLEDİKÇE BÜYÜR(!)

Trump'ın kurucu ataları 13 İngiliz kolonisinin isyanı ile ABD'yi kurmuş ve önce batıya, sonra güneye, kuzeye ve açık denizlere doğru genişleyerek ABD'yi büyütmüştü. Trump da, kurucu ataları gibi coğrafya üzerinde genişleyerek Amerika'yı yeniden büyük yapacağına inanmakta; bu nedenle Kanada'yı, Grönland'ı, Panama kanalını, Gazze'yi gündeme getirmektedir.

Trump döneminde de Çin ile ilişkiler ABD'nin öncelikli sorununu oluşturacaktır. Trump'ın kurmayları Çin'i artık rakip değil, yeni soğuk savaş dönemi içindeki en ciddi tehdit olarak değerlendirmektedir. Çin ise ABD ile ilişkilerinde ''Karşılıklı saygı, barış içinde birlikte yaşama ve kazan- kazan işbirliği'' ilkelerini esas aldığını iddia etmektedir.