Eğitim, bir toplumun geleceğe baktığı en önemli izdir. Fakat Türkiye'nin yükseköğretim sistemi, bugün gençliğin umudunu yansıtmaktan çok onların geleceğini kısıtlayan, engelleyen, normatif kalıplara hapseden bir denetim aracına dönüştü. YKS yerleştirme sonuçlarının açıklanmasına saatler kala, üniversitelerde yaşanan kontenjan daralmaları, barınma sorunları, artan harçlar ve sahte diplomalar sadece bireysel değil, toplumsal bir krizin işaretleri ve de devlet politikası trajedisi haline geldi.
Devlet üniversitelerinin birçok bölümünde kontenjan azaltılmasına karşın, vakıf üniversitelerinin yüksek harç ücretlerini katlayarak artırması oldu. "Nitelik" bahanesiyle yapılan bu kontenjan daralması, kırsaldaki veya gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının üniversiteye erişimini daha da zorlaştırıyor. Yalnızca bununla mı kalınıyor Barınma krizi, yalnızca lojistik sorun değil, bir eğitim hakkı ihlali. Eğitim hakkı, sosyal hak olmaktan çıkıyor bir finansal ürün oluyor. Eğitim ise, bir hizmet değil, ticari bir paket programı. Yıllık ücretler, asgari ücretin onlarca katı ödeme planları, kredi kartı taksitleriyle yarışıyor. Akademi, bir bilgi üretim alanı olmaktan çok "müşteri memnuniyeti" anketlerinin konusu oldu. Sorun sadece bugünün barınma krizi değil, yarının göç haritası. Gençlerin eğitimden vazgeçmesi, toplumun gelecekteki üretkenliğini, ekonomik dinamizmini ve demokratik değerlerini ciddi biçimde zayıflatır.
Londra, Berlin ve Tokyo'da üniversite öğrencileri benzer sorunlar yaşasa da devletin konut desteği daha sistemli burslarla entegre. Türkiye'de öğrenci okumak ile barınmak arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.
Ev kiraları hiç durmadan artıyor, buna yetişmekse artık olanaksız. Öğrenciler valizleriyle sokaklarda dolaşırken "Sabredin" diyenler, sahte diplomayla koltuğa oturanlara sessiz kalıyor. Yurt bulamayan öğrenciye "Yaşamın zorluklarını öğreniyorsun" diyenler, diploma sahteciliğini "küçük bir hata" diye süsleyebiliyor. Bir ülkede gençler, üniversite kapısında beklerken, o gençlerin geleceğini belirleyen bazı makam odalarının duvarlarında asılan diploma sahteyse, konu artık yalnızca barınma ya da liyakat değildir. Sistemin tüm damarlarına işlemiş yozlaşmadır.
OTORİTERLEŞEN SİSTEMTürkiye'de, üniversite diploması, akademik unvan veya sertifikaların güvenirliğinin tartışılması, uluslararası öğrenci ve akademisyen trafiğini keskin biçimde azaltır. Zira eğitim sistemine duyulan uluslararası güvenin sarsılması, ülkenin kültürel ve entelektüel sermayesini itibarsızlaştırır.