Toplumsal bunalım - Kadir Serkan Selçuk
Geçen yılın mayıs ayında seçimlere gidilirken ülkenin en önemli gündem maddesi ekonomik krizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan meydanlarda faizi tek haneli rakamlara düşürmesiyle övünüyor, büyüyen geçim sıkıntısına ve düşen alım gücüne rağmen bunun doğru olduğunu savunmaya devam ediyordu.
Seçimin ardından ekonomiden sorumlu bakan olarak Mehmet Şimşek'in atanması, faizleri düşürme politikasının yanlışlığının bir bakıma kabulü demekti. Nitekim bakan Şimşek, faizleri aşama aşama yükselterek krizin yarattığı vahim tabloyu tersine çevirmeye çalıştı. Bu yapılırken Erdoğan'dan herhangi bir özeleştiri gelmemesi ise kendisinin siyasi geçmişindeki tavırlarına bakıldığında şaşırtıcı değildi.
Ancak sadece faizleri yükseltmekle iş bitmiyordu. Ekonomiyi rayına oturtmak için fatura emekçi ve dar gelirli kesimlere çıkartıldı. Yeni vergiler yaratıldı, mevcut vergiler ise artırıldı. Bir türlü düşmek bilmeyen enflasyona karşı maaşlar sınırlı kaldı. 22 yıldır önüne geçilemeyen, daha doğrusu geçilmek istenmeyen işsizlik büyüdükçe büyüdü. Şimşek'in öncülüğünde izlenen politikayla, Erdoğan'ın inadının bedeli emekçi yığınlara ödetiliyor, başka bir çözüm yolu üretmeye cesaret edilemiyordu.
Yaşanan bunalım, toplumun belirli kesimlerinin yasadışı yollara yönelmesine, suç oranlarının artmasına ve ülke genelinde güvensiz bir ortamın oluşmasına yol açtı. İntiharlar, cinayetler, uyuşturucu kullanımı alabildiğine arttı. Yıllar önce kamuoyuna yansıyan ve toplumun kanını donduran olaylar günümüzde neredeyse sıradan hale geldi.
Bu tablo bize açıkça göstermektedir ki beş yıldan fazla süredir devam eden ekonomik bunalım, şiddeti her geçen gün daha da artarak devam etmektedir. Bir buçuk yıl önce yapılan genel seçimlerden sonra gidilen politika değişikliği de buna çare olmamış, aksine fatura dar gelirlilere çıkartılarak krizin büyümesine sebep olunmuştur.
YURTTAŞ GEÇİNEMİYORGeçim sıkıntısı, işsizlik, gelir dengesizliği büyüdükçe büyürken iktidar kanadının yapay gündemlerle toplumu oyalamaya çalışması bu noktada gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Sivil anayasa tartışmaları ve yeniden başlatılması planlanan çözüm süreci, ana gündem olması gereken ekonomik sorunları geri plana atmakta, halkın yaşadığı zorluklar olağanlaştırılmaya çalışılmaktadır.