Tarihçiliğin büyük kaybı: Feroz Ahmad - Salih Özbaran
1965 yılıydı; Londra Üniversitesi'nin ünlü tarihçilerinden Bernard Lewis bir gün doktora öğrencilerini evine davet etmişti. Tez çalışmalarının sonuna yaklaşmış olan Feroz'u orada görmüştüm, ben de doktora tezi hazırlamak isteyen bir kişiydim. Eşi Bedia ile tanışmıştım. O yıldan bu yana, gerek Londra'da gerekse İstanbul'da ve ardından İzmir'e konferans için geldiğinde arkadaşlığımız, dostluğumuz, yazışmalarımız ve telefon konuşmalarımız sürdü, ta ki vefat haberini aldığım 20 Şubat 2025'in bir ay kadar öncesinde uzaktan görüşmemize kadar.
BİLGİN VE 'İNSAN-I KÂMİL'Anılarımızın ve fotoğraflarımızın tanıklık ettiği yaşamımda -gerek akademik alandaki buluşmalarımızda gerekse ailece görüşmelerimizde- Feroz bende eşine az rastladığım özellikler bırakarak ayrıldı aramızdan. Delhi (Hindistan) kentinde doğmuş, orada üniversitede okumuş, Londra'da School of Oriental and African Studies (SOAS)'de B. Lewis danışmanlığında İttihat ve Terakki üstüne doktora tezi hazırlamış ve Massachussetts Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerde çalışmış olan Feroz, imrenilesi bir dostluk örneği bırakarak veda etti bizlere.
Modern Türkiye'nin Oluşumu, Demokrasi Sürecinde Türkiye ve eşi Bedia ile hazırladığı Çok Partili Rejimin Açıklamalı Kronolojisi ile birlikte birçok değerli kitap ortaya koydu. Bilimini yalın, özgür ve bilgece yürütürken insan ilişkilerinde örnek bir kişilik sergiledi durmaksızın. Ağırbaşlı, mükemmel, mütevazı bir kişilikle tarihçi örneğini armağan etti bizlere. "İnsan-ı kâmil" olarak niteledim kendisini her zaman. Yardımseverliği olağanüstüydü; İngilizce hazırladığım bir kitabım için harcadığı çabayı unutmam ne mümkün!
OSMANLI'YI ÖZETLEDİ, CUMHURİYET'İ YANSITTIFeroz, çok az sayıdaki tarihçinin yansıtabildiği yöntem ile tarihi toplumla bütünleştirme uğraşı içinde oldu her zaman; popülist olmadan tarihçiliğin eksik bıraktığı "vülgarize" tarzıyla -tarihçiliğin eksik bıraktığı bir yöntemle- öğrenci karşısına çıktı, meraklıları bilgilendirdi.
Onun için tarih sadece kaynaklardan toplanan bilgilerin sıralanması değildi; yaşanılan, tanık olunan olayları olguları, toplumların içinde bulunduğu ortama sürükleyen günlerin, yılların, yüzyılların zincirleme gelen etkilerini yansıtabilen bir tutum içine girmenin gerekliliğiydi tarih. Bu bilgi dalının sunum ve anlatımının önemi Feroz'un önde gelen ilkelerindendi. Akademik kazanımlarının bahşettiği deneyimlerini "yaygın tarihçilik" yöntemiyle daha çok okuyucuya ulaştırmanın peşindeydi. Gelecek bilinmezdi, etkenler farklıydı: "Bir toplumun geleceğini belirli bir doğruluk derecesiyle önceden görmek imkânsızdır. Çünkü bir toplumun geleceği önceden belirlenemez ve çeşitli dış etkenlere bağlıdır. Ancak geçmişin incelenmesi toplumun ilerleyebileceği yön hakkında bir fikir verir. Çağdaş Türkiye'nin geleceği hakkında tahminde bulunmak iki kat zordur, çünkü bu ülkenin siyasetini belirleyenler genellikle olaylara kendi sınırlarının ötesinde ve bu nedenle kendi denetimlerinin dışında karşılık vermek zorunda kalırlar". (Feroz Ahmad, Modern Türkiye'nin Oluşumu, (Çev. Yavuz Alogan) Sarmal Yayınevi)
KİMLİK SORUNUTürkiye'de kimlik olgusunun sıkça tartışıldığı ortamda yayımlanan bir kitabında Osmanlılardaki topluluklardan söz ederken verdiği özet bilgi günümüzde yaşanılan kargaşaya nasıl da ışık tutmuştu: