Siyasette tutarlılık - Erol TUNCER
Toplum ve siyaset yaşamında tutarlılık büyük önem taşır. Bu kavram bir yandan kişinin kendisine ve topluma karşı saygısını ifade eder; öte yandan kendisine güven duyulmasını, sözüne inanılır bir kişi olmasını sağlar.
Bir sözü bir sözüne, bir davranışı bir davranışına uymayan kişiler toplum yaşamında kendisine güven duyulmasını bekleyemez. Söz ve davranışlarında tutarlılık sergileyemeyen kişiler, inandırıcılıklarını yitirirler. Bu kural kuşkusuz siyasetçiler ve siyasi partiler için de geçerlidir. İnsanların ve kurumların sözleri kendilerini bağlar. Kendisini ağzından çıkan sözle bağlı saymayan kişiler güvenilmez kişilerdir. Kurumlar da öyle...
Lise çağlarındayken öğrendiğim ve o tarihten beri kendime rehber edindiğim bir sözü hiç unutmadım: "Söz ağzınızdan çıkıncaya kadar sizin esirinizdir. Onu istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Ancak ağzınızdan çıktığı andan itibaren siz sözünüzün esiri olursunuz."
ZEDELENEN GÜVEN DUYGUSUHerkes için geçerli olan bu kural, ülke yönetiminde söz sahibi olan siyasetçiler açısından kuşkusuz daha da önem taşır. Siyasetçiler ve siyasi partiler için en büyük hazine, tutarlılıklarının toplumda yaratacağı güven duygusu, inandırıcılık olacaktır. Ne yazık ki siyasal yaşamımızda bu kural giderek önemini yitirmektedir. Bu unutkanlığın iç ve dış politikaya yansıttığı faturayı da biz yurttaşlar ödemek durumunda kalıyoruz.
Bu kısa yazımı, siyaset yıllarıma ilişkin iki anımla bitirmek istiyorum.
GEÇMİŞTEN BİR ÖRNEKMilletvekili seçilmemin birinci yılında yapılan 1974 kurultayında parti meclisine, ardından da 15 kişilik merkez yönetim kuruluna (MYK) seçildim. MYK toplantılarının birinde görüştüğümüz konuya ilişkin bir karar oybirliği ile alınmıştı. Genel başkan Ecevit, genel sekreter yardımcısı Mustafa Üstündağ'a dönerek her zamanki nazik üslubuyla, "Sayın Üstündağ, bu konuyu kamuoyuna siz anlatırsınız" dedi. Üstündağ, "Yapamam efendim" dedi. Başta Ecevit olmak üzere hepimiz şaşırdık. Üstündağ, katıldığı kararı açıklamaktan neden kaçınıyordu
Ecevit, "Niçin" diye sorunca, Üstündağ'ın cevabı şöyle oldu: "Efendim, ben geçen yıl, aynı konuda tam ters doğrultuda bir açıklama yapmıştım; kendimle ters düşemem. O nedenle bu açıklamayı başka bir arkadaşımız yapsın."