Sinema ölüyor mu - Fehmi GERÇEKER

28 Aralık 1895'te Paris'te ilk gösterimiyle başlayan sinema tarihi; bugün teknolojinin gelişimi ve toplumsal yapının değişiminden dolayı bir ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Bugüne kadar gerçekleşen teknolojik ilerlemelere hemen uyum sağlayan sinema, 1950'lerin başında tarihindeki en büyük ölüm tehlikesini yaşamıştır. O yıllarda televizyonun icadı ve büyük bir süratle evlere girişiyle sinema dünyası ne yapacağını bilemez bir durumla karşılaşmıştır. İnsanları evlerindeki televizyonları başından sinemaya çekmek için, sinemascope, 3 boyutlu filmler veya drive-in sinema gibi yeniliklere başvuran yapımcılar, rakipleri olan televizyonun karşısında yaşamaya devam etmişlerdir.

Bu dönemde; teknolojik gelişmeler (1953'te 60'a yakın üç boyutlu film yapılmıştır) yanında yapılan filmlerin içerikleri de yeni bir biçim almıştır. Sinema; evinde televizyonunun başında oturan kişilere televizyonun sunamadığı içerikteki filmleri üretmiştir.

TEKNOLOJİK İLERLEMELER

Bugünse çok farklı yeni bir rakip, sinemanın ölümle karşılaşmasına neden olmaktadır. Teknolojik ilerlemeler sonucunda kişilerin cep telefonuna bağımlı yaşamları, toplumun film izleme alışkanlığını yeni bir boyuta taşımıştır. Sinema filmlerini, kişiler sinema salonlarına gitmeye gerek kalmadan ellerindeki telefonlardan, tabletlerden ya da evlerindeki bilgisayardan izlenmeye başlamıştır.

Toplumsal değişimin sonucu olarak kişiler etraflarından koparak yalnız dünyalarına itilmektedir. Kişiler kendi başlarına, kendi zevkleri ve beğenileriyle, kendi seçimleri olan konulara yönelmektedirler. Dijital reform sonrası kişi internetten kendi seçtiği türde filmler, haberler izlerken kendi ilgili konularına ait özel seçilmiş bilgileri o konulardaki gelişmeleri izlemektedir.

Basılı kitap, gazete okuma veya televizyon izleme sayıları hızla düşerken kişiler elektronik medya bağımlısı olmaktadırlar. Bu değişimden sinema da payını almıştır. İnternette oluşan dijital platformlar her geçen gün artmakta ve üyeleri çoğalmaktadır.

2021 yılında bütün dünyayı etkileyen COVID-19 salgını insanları evlerine kapatmıştır. Salgın bitse de kişilerin sinemaya gitme alışkanlığı sona ermektedir. İş yapamayan sinema salonları teker teker kapanmakta, dijital platformlar üye sayılarını artırmaktadır. Sinema, tarihindeki bu dönemi de teknolojik ve psikolojik boyuttaki yeni çalışmalarla atlatmaya çalışmaktadır. Bu çalışmalardan en yaygını nörosinema testleridir.