Sevginin ve birliği tezahürüne veda - Prof. Dr. Ahmet Özer

Bir insanın bir başka insanın içinden çıkması ile doğum mucizevidir. Sırlarla dolu olması, herkesi kapsaması ve mutlak olmasıyla ölüm ise ihtişamlıdır. Mucizevi doğum ile ihtişamlı ölüm arasındaki yaşam ise aslında sıradan bir tekrardan ibarettir. Meğerki insan ondan anılası bir ömür çıkarmasın.

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, kısa yaşamına güzel ve sevilesi bir ömür kattı. Geldi, yaşadı ve gitti. Geriye itibarlı ve anılmaya değer hikâyesi kaldı. Herkese nasip olmaz böylesi...

İÇTEN GÜLEN, MANİSA'YI ÇOK SEVEN BİR ADAM

Bunları düşünürken onunla ilgili anılar hücum etti zihnime. Onları bulundukları anılar kuyusundan çekip çıkardım ve yaşamaları için yazmak istedim. Çünkü anıları unutursanız ölürler. Ama onları yazarsanız siz ölseniz de onlar yaşamaya devam eder, ömürleri sizinkinden uzun olur. Çünkü yazmak ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır.

Güzel bir bahar akşamıydı. Bir restoranda yemek yiyorduk. Genç, uzun boylu, bir film aktörü kadar yakışıklı biri girdi içeri. Doğrudan bizim masaya yöneldi. Evet bu sevgili Ferdi idi. O da dostlarıyla görüşmek üzere aynı yer için sözleşmiş demek ki. Benim için sürpriz olmuştu. "Abi nasılsın" derken içtenliği dışarıya yansıyordu.

Onun kendine özgü havası bir anda masaya yayılmıştı. Enerjisi, samimiyeti, gülen yüzü hepimize sirayet etmişti. Marifet, iltifata tabidir diyerek o an bir öngörüde bulundum. "İşte size geleceğin yeni nesil siyaset insanı" dedim. Mahçup oldu. Zira ülkemizin gereksinimi olan, halkını seven, dürüst ve samimi biriydi karşımızdaki insan.

Ne yaptıysak kurtaramadık onu

Bir gün Balzac üzgün bir biçimde arkadaşlarının yanına iner. Onu böyle üzgün gören arkadaşları sorar: "Neden bu kadar üzgünsün üstat" Balzac cevap verir: "Roman kahramanım ölmek üzere" Arkadaşları da "Madem bu kadar üzüleceksin, öldürme onu" deyince, Balzac, "Ne yapsam kurtaramıyorum" der.

Ne yaptıysak kurtaramadık Ferdi'yi. Bütün Manisa arkasından ağladı, Türkiye yasını tuttu. Bu satırları hücremde yazarken cenaze töreni vardı. Genel başkanımız Özgür Özel kürsüye çıktı. Hücremi o anın acısı, burukluğu ve daha da ötesi vefası sardı. Benim de gözlerim nemlendi. Ve Ferdi için anahtar cümleyi ağlamaklı bir sesle dile getirdi: "Ferdi'nin elini sıkıp da sevgisini kazanmadığı bir insan yoktur" dedi. Başta İmamoğlu olmak üzere birçok belediye başkanımızda bu özellik var. Zaten öyle olmasalardı bunca baskıya rağmen halkın gönlünde yer etmeleri başka nasıl açıklanabilir ki

SİLİVRİ ZİYARETİ

Derken 30 Ekim komplosuyla içeri aldılar bizi. Ferdi başkan bir gün ziyaretimize geldi. O enerjik hali, kocaman içten gülüşü hemen görüş kabinini sardı. Beni hararetle kucakladı ve "Abi çıkar çıkmaz ilk ben seni ağırlayacağım, bana sözün var" dedi, o akşamki buluşmamıza gönderme yaparak. Zira orada hem yaptıklarını anlatmıştı hem de Manisa'ya nasıl bir aşkla bağlı olduğunu göstermişti. Ben de ona "Yahu sevgili Ferdi, ben de bizden çok, 724 çalışan yok herhalde diyordum. Meğer sen çoktan bizi geçmişsin" diye takıldım. O da beni ilk fırsatta Manisa'ya davet ederek yaptıklarını göstermek istemişti.

Sana söz sevgili Ferdi, cezaevinden çıktıktan sonra ilk fırsatta geleceğim. Birlikte hayalini kurduğumuz hukuk ve demokrasinin tecelli ettiği günlerin temsili ile geleceğim Manisa'ya. Hem Manisa'da sana sel olmuş sevgiyi gözlerimle görüp bu dünyadan senin gibi bir yiğidin geçmesine şükredeceğim hem de sonrasında mezarının başında seninle hasbıhale duracağım. Benim güzel kardeşim, değerli dostum, başarılı başkanım.

Ardından bir şehir ağladı

Peki kardeşim, bilir misin koca bir şehir neden ağladı ardından Kimdi kaybedilen Ve insanlar neyi yitirdi, neye ağladı durmadan