Savcı Doğan Öz'ü anmak... - Prof. Dr. Okan Toygar

J.M. Coetzee'nin "Barbarları Beklerken" romanı, farazi bir imparatorlukta, iktidarın gücünü pekiştirmek için yerli halkı barbar olarak nitelendirerek düşmanlaştırmasını ve halkın direnişini anlatır.

Yöneticilerin algı yönetimiyle yerlilerin kötü, uyuşuk, ahlaksız olduğuna hatta günün birinde birleşip imparatorluğa savaş açacağına inandırılır halk. Bu arada, imparatorlukta güçlü ve ezilen arasındaki ebedi mücadelenin ortasında bir yargıç, yerlilere yapılan işkencelere karşı çıkar ve suçlu ilan edilir. Romandaki yargıç, 47 yıl önce katledilen Ankara Cumhuriyet Savcısı Yardımcısı Doğan Öz'ü (1934-1978) simgeler adeta.

1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Öz, Diyarbakır, Konya, Denizli, İnebolu ve Ankara'da dürüstçe, kararlılıkla görev yapar. Çermik'te toprak yüzünden çıkan silahlı çatışmada onlarca kişinin öldürülmesinden sonra suçun, on beş masum ve yoksul köylüye yıkılmasına karşı mücadele eder. Ardından sürüldüğü Konya'da şeriatçı bir dernek olan "Mücadele Birliği"nin kapatılmasına neden olacak dosyayı hazırlar.

ARI KOVANINA ÇOMAK...

Doğan Öz'e, 1972'de Denizlerin idam cezalarının kaldırılması ve 1973'te DGM'nin kuruluş kanununa karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle soruşturma açılır. Tüm baskılara karşın asla geri adım atmaz.

1977'de Ankara'ya atandığında bu kez de o yıllarda herkesin adını anmaya korktuğu kontrgerillayı araştırmaya koyulur. Bu konuda hazırladığı iki sayfalık raporla, "arı kovanına çomak sokar".

Bir solcu öğrenciyi öldürüp kaçan ülkücülerin kullandıkları silahı polisin engelleme çabasına rağmen Site Yurdu'nu aratarak bulması, bardağı taşıran son damladır. Artık istenmeyen, ortadan kaldırılması gereken bir savcıdır. Sürekli tehdit alır.

Ve 24 Mart 1978 Cuma sabahı, eşi ve üç çocuğuyla vedalaşıp işine gitmek üzere beyaz Anadol'una binerken bir katilin silahından çıkan kurşunlarla katledilir.

SINIFSAL TANIKLIK!

Katil, 1978 yılının sonlarında yakalanır, suçunu itiraf eder ve dört kez idama mahkûm edilir. Ancak Yargıtay verilen cezayı her defasında bozar. İlk bozma gerekçesi, hukukun nasıl alabora edilebileceği üzerine hukuk fakültelerinde okutulabilecek niteliktedir. Bu kararda, "Çok kültürlü bir ODTÜ öğretim üyesi, sanığı teşhis edemezken bir kapıcı nasıl teşhis ediyor" denilir. Bir hukuk metninde belki de ilk kez tanıklığın sınıfsal olabileceği söylenmiştir!

Dosya 1 Nolu Askeri Mahkeme'ye son kez döndüğünde, mahkeme; İbrahim Çiftçi'nin Doğan Öz'ü taammüden (bilinçli bir biçimde, önceden düşünüp tasarlayarak) öldürdüğünün kendilerince sabit görülmesine karşın, Yargıtay Daireler Kurulu kararının bağlayıcılığı nedeniyle beraat kararı vermek zorunda kaldıklarını açıklar. Karar o kadar akıldışıdır ki Öz'ü katleden İbrahim Çiftçi bile inanamaz buna. "Hayır, beni öldüreceksiniz. Çıkmıyorum" der. Sonrası daha da ibretliktir. İbrahim Çiftçi tahliye olur olmaz İLKSAN'a müdür olur. Ardından devletten ihaleler alan muteber bir işadamına dönüşür. 1997'de MHP genel başkanlığına aday; sonrasında da MHP MYK üyesi ve milletvekili adayı olur.