Bir sendikacı, bir önder, bir genel başkan, bir ağabey, bir kardeş... Ya da kendisinin de ifade ettiği gibi, bir eş, bir baba ve bir emekçi... Birçok sıfat kullanılabilir Pevrul Kavlak için, temelinde adalete olan inancın, insanlığın, eşitliğin, mücadelenin ve kavganın yer aldığı birçok sıfat kullanılabilir.
1979'da başladığı çalışma hayatında hep adalet istedi. 1992'de şube başkanlığına, 2007 yılında TÜRK-İŞ yönetimine, 2009 yılında Türk Metal Sendikası Genel Başkanlığı'na seçildiğinde de uluslararası sendikal mücadelenin içerisinde yer aldığında da hak için mücadele etmekten bir an bile geri durmadı. Attığı her adımla, yaptıklarıyla, bu mücadelede birçok kişinin umudu oldu. Yüz binlerce metal emekçisinin tek bir kuruşu için sabahlara kadar sözleşme masalarında tartışan da oydu, o masalardan kararlılığı ve cesareti sayesinde alnının akıyla çıkan da...
İşçi sınıfının birlikte hareket etmesi gerektiğini her fırsatta dile getirir, bunun için mücadele ederdi. Hem ulusal düzeyde hem de uluslararası alanda sınıf kardeşliğini, sınıf dayanışmasını savundu hep. Çünkü o, tüm çalışanların eşit ve adil paylaşıma kavuştuğu bir dünyayı hedeflerdi. Örgütlenme özgürlüğünü güvence altına almak için kararlılıkla mücadelesini sürdüren de oydu, sendikanın, örgütlenmenin önemini topluma anlatan da...
'YENİ NESİL SENDİKACILIK'2008 yılında, Ergenekon kumpasıyla diz çöktürülmüş sendikayı, önce ayağa kaldırdı, ardından adeta uçurmayı başardı. 81 bin üyeyle devraldığı Türk Metal Sendikası, bugün 300 bine ulaşan üye sayısıyla ülkemizin en büyük işçi sendikası oldu.
Son dört dönemdir imzaladığı toplusözleşmelerle, yalnızca metal emekçilerinin değil, tüm işçi sınıfının umudu olmayı başardı.
Pevrul Kavlak'ın sendikacılığı sadece ücret pazarlığından ibaret değildi. Literatüre kazandırdığı "yeni nesil sendikacılık" anlayışıyla Türk Metal üyelerinin aileleriyle birlikte mutluluğu, refahı için çalışır, bunun için mücadele ederdi. Sendikanın düzenlediği eşli eğitimlerde, aile tatillerinde, çocuk kurultaylarında üyeleri ve aileleriyle bir araya gelmekten haz duyardı. Ücret pazarlığını ise üyelerinin katılımıyla belirlenen oranlar üzerinden yapar, yüz binlerce emekçinin alınteri kavgasını yine yüz binlerce emekçiyle birlikte verirdi. Üstelik onun mücadelesi sadece bugünle sınırlı değildi. Gelecek nesillerin eğitimine ve mutluluğuna da önem veriyordu. Bu yüzden okul ve öğrenci yurtlarının yapılması için çaba harcadı, gençlerin daha iyi bir geleceğe sahip olması, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı yurttaşlar olmaları için çalıştı.