Parlamenter sisteme dönülmelidir - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Ülkemizde bir süredir cumhurbaşkanının ömür boyu seçilmesinin önünün açılması konusu tartışılmaktadır. Ömür boyu krallık veya sultanlık, özünde 18. yüzyıla kadar Avrupa'da, günümüzde ortaçağdan çıkamayan Arap devletlerinde vardır. Aydınlık çağ ile birlikte Avrupa halkları, seçme ve seçilme hakkının da insan doğasına uygun devredilmez, vazgeçilmez, kaybolmaz haklardan olduğuna inanmış, krallıkları yıkmış, demokratik cumhuriyetler kurmuştur. Demokrasi, halkın kendi kendisini idare etmesidir. Ancak halkın bu hakkını doğrudan doğruya kullanması olanaklı değildir. Ülkemizde bu hakkı beş yıllık süre için seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır. İsterse aynı temsilciyi tekrar seçebilir. (AY md. 771). Ömür boyu parlamenter veya başbakan olunabilir ancak ömür boyu cumhurbaşkanı olunamaz.
Halkın temsilcilerinden oluşan Millet Meclisi elbette şartlar gerektirdiğinde anayasayı değiştirebilir. Ancak anayasalar üçbeş yılda değiştirilebilir metinler değildirler. Önemli siyasi olaylara bağlı olarak gerektiğinde değiştirilebilirler. Değişiklikler, güçler ayrılığını yerleştirmek, insana daha çok özgürlük tanımak gereği yönünde olur. Ancak Türkiye'de değişiklikler, kuvvetler ayrılığının kaldırılıp kuvvetler birliğinin getirilmesi yönünde yapılmaktadır. Parlamento eliyle geleneksel, otoriter, sosyal ve siyasal yapıya dönülmektedir. Geleneksel yapı, idare edenlerin halka hâkim olduğu, bireyi tanımayan, insanların çocuklaştığı, devletin ne yapacağını bilmediği için inisiyatif alamayan kişilerden oluştuğu, üretime dayanmayan, can ve mal güvenliğinin bulunmadığı, dogmatik, insanları uyutan, toplumun gerilerde kalmasına ve kaçınılmaz olarak devletin çökmesine neden olan yapıdır.
YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ2010 ve 2017 yıllarında yapılan anayasa değişiklikleriyle yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. Yargı gücü ve yasama doğrudan doğruya veya dolaylı bir şekilde cumhurbaşkanına bağlandı. Aslında parlamentonun yürütme organının hâkimiyetine girmesi 8. Cumhurbaşkanı Özal ile başladı. Seçime giren siyasi partilere ilgili mevzuatta değişiklik yaparak adayları isterlerse merkez yoklamasıyla belirleme yetkisi verildi. Oysa o tarihe kadar parti üyeleri ve delegeler aday listelerini belirlemekte, merkez, belli bir oranda kontenjan adaylarını koymakta idi. Seçime giren siyasi parti liderleri kendilerine biat edecek, istenileni yapacak adayları listelerine koydular. Böylece parti grubuna ve parlamentoya hâkim oldular. Lideri sayesinde sosyal sınıfını değiştiren parlamenter, liderin istemlerini yerine getirmede hiç tereddüt etmedi.
15 Temmuz 2016'da darbe girişiminden sonra özgürlüklerin kısıtlandığı olağanüstü hal altında 16 Nisan 2017'de yapılan anayasa değişikliğiyle parlamento, hükümeti iktidarda tutma, denetleme, sorgulama yetkisinden vazgeçti, yetkilerinin önemli bir kısmını cumhurbaşkanına devrederek kendi kendisini etkisizleştirdi. Oysa parlamentonun yasama yetkisini devretme yetkisi yoktur. Parlamento suç işlemiştir.
KAYNAK ANAYASALARDA DURUMParlamentonun cumhurbaşkanının görev süresini bir şekilde uzatması olanaklı değildir. Çünkü cumhurbaşkanının görev süresini anayasalar zaman ve dönemlerle belirlemiştir. Bunun nedeni cumhurbaşkanının devleti otokrasiye dönüştürmesinden korkulması, özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. Parlamentonun cumhurbaşkanını güvenoyu ve gensoruyla iktidardan alma yetkisinin olmayışıdır.
Anayasamıza kaynaklık eden anayasalardan Fransız anayasasına göre, cumhurbaşkanı beş yıl için iki dönem seçilebilir. ABD'de dört yıl için iki dönem seçilebilir. İtalya (yedi yıl) ve Almanya'da (beş yıl) birer dönem cumhurbaşkanı seçilebilir. Adı geçen ülkelerde anayasa değişiklikleri yoluyla da olsa cumhurbaşkanının görev süresi uzatılmamış, kısaltılmıştır. 1958 tarihli Fransız Anayasası cumhurbaşkanına yedi yıl için iki dönem seçilme hakkı veriyordu. Anayasada değişiklik yapıldı ve bu süre beş yıla indirildi. O tarihte cumhurbaşkanı olan Chirac, beş yıl için bir defa aday oldu, ikinci beş yıl için aday olmadı. Yedi yıllık birinci dönem yok sayılmadı. Başkan Roosevelt, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1932- 1944 yılları arasında dört dönem başkanlık yapmıştı. Amerikan Kongresi savaşın sona ermesinden sonra başkanlık süresini kısıtlamak için 1947'den itibaren bir çalışma başlattı. 1951'de anayasaya koyduğu yeni hükümle başkanlık yapma hakkını dört yıl iki dönem ile sınırladı (22. Ek madde).