Özgürlük ve mahremiyet - UTKU ÇAKIRÖZER

Türkiye'de gazeteciler, siyasetçiler, yerel yöneticiler, akademisyenler, hak savunucuları düşünce ve ifadeleri gerekçe gösterilerek hukuksuz soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar ile baskı altında tutulurken, AKP ifade ve basın özgürlüğünü daha da kısıtlayacak Siber Güvenlik Kanunu'nu TBMM'ye getirdi.

Geçtiğimiz ay Milli Savunma Komisyonu'ndan geçen kanun teklifi önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulunda görüşülerek oylanacak. Siber güvenliğin sağlanması amacıyla getirilmesine rağmen teklif bu haliyle yaşama geçerse ifade ve basın özgürlüğü kısıtlanırken, yüzbinlerce kurum, kuruluş ile milyonlarca bireyin mahremiyeti ve kişisel verileri tehdit altına girecek.

BAŞKANLIĞI KURMAK HUKUKSUZ

Kanunda biz muhalefetin ve başta gazetecilik meslek örgütleri olmak üzere sivil toplumun temel eleştirileri birkaç başlıkta yoğunlaşıyor:

1. Kurumun yetki ve sorumluluklarını belirleyen bu kanun daha Meclis'ten geçip yürürlüğe girmemişken, 8 Ocak 2025 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Siber Güvenlik Başkanlığı'nın kurulmuş olması hem hukuka aykırıdır hem de millet iradesini temsil eden parlamentoyu yok saymaktır.

GAZETECİYE SANSÜR

2. AKP 2022'de sansür yasasında yaptığı gibi yeni bir suç tanımı yaratarak gazeteciler başta olmak üzere tüm toplumun ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını kısıtlamak istiyor.

Teklifin 16'ncı maddesinde 'Veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturma' diye yeni bir suç tanımı yapılıyor; "Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara veveya bu içerikleri yayanlara" 2-5 yıl hapis cezası getiriliyor. Yani ortada "-mış gibi yapmış" denilerek tamamen muğlak ifadelerle gazeteciliği susturma, ifade özgürlüğünü yok etme amacı var! 'Siber tehdit, siber olay, veri sızıntısı' gibi tamamen muğlak ve belirsiz ifadelerle, keyfi biçimde gazetecilerin herhangi bir iddiayı araştırmasına baştan ket vuran, sosyal medya kulanıcılarına da gözdağı vererek sindiren bir düzenleme ile karşı karşıyayız.

KEYFİ ARAMA VE EL KOYMA

3. Teklifin bir başka sorunlu yanı ise, Siber Güvenlik Başkanlığı'nın eline tamamen denetimsiz, sınırsız, keyfi kullanılabilecek büyük bir güç verilmesidir. 8. maddede "Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının veya Başkanın yazılı emri ile konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilir ve kopya çıkarma ve el koyma işlemleri gerçekleştirilebilir" düzenlemesi yer alıyor. Yani Siber Güvenlik Başkanlığı istediği her yerde 'hakim onayı olmaksızın' arama yapabilecek, dijital materyallere el koyabilecek, kopyalayabilecek! Kimse de itiraz edemeyecek! Böylece 86 milyon için 'kişisel veri' güvencesi de kalmayacak!

86 MİLYONUN MAHREMİYETİ TEHLİKEDE

4. Teklifin 6.maddesi ile de Siber Güvenlik Başkanlığı'na tüm bireyler ve kurumların veri, bilgi ve log kayıtlarına sınırsız erişim ve aktarım yetkisi veriliyor. Hem de hiçbir denetim olmaksızın! Anayasaya aykırı bu maddeyle merkezi ya da yerel, kamu ya da özel binlerce kurum, kuruluşun, sivil toplum örgütü ile milyonlarca yurttaşın kişisel verileri, dijital kayıtları denetim altına alınacak. 86 milyonun mahremiyetinin korunması bir yana, bu veriler keyfi ve denetimsiz biçimde aktarılacak ve kullanılacak. Gazetecilerin haber kaynağının gizliliği ilkesi de ciddi tehdit altına girecek.