Ortadoğu'da nükleer gölge - Deniz Öztürk

Ortadoğu, jeopolitik dinamikleri, tarihsel güç çekişmeleriyle her zaman küresel siyasetin en hareketli noktalarından biri olmuştur. Ancak bu kez denklemi değiştiren yeni bir faktör var: İran yönetiminin nükleer program. Tabii İran'ın nükleer faaliyetleri sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmayarak uluslararası barış ve güvenlik gündemini de etkilemektedir. Peki İran bu hareket ile neyi hedefliyor Bölgesel yansımaları ne olacaktır

İran'ın nükleer stratejisi, 1970'li yıllarında başlayıp ve büyümesini sürdürmüş 2000'li yıllarında ise küresel çapta krize dönüşmüştür. Her ne kadar İran, NPT kapsamındaki yükümlülüklerine sadık olduğunu ve nükleer enerjiye barışçıl hedeflerle kullanmayı amaçladığını ileri sürse de ABD ve AB başta olmak üzere uluslararası toplum, bu programın nükleer silah geliştirme amacı taşıdığına ilişkin şüphelerini açıkça dile getiriyor. ABD ve Batılı ülkelerin İran'ın nükleer potansiyelini sınırlamak için uzun yıllar süren yaptırımları, İran ekonomisini derinden sarstı ve ülkeyi diplomatik çözümler aramaya yöneltti.

2015 yılında imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı (The Joint Comprehensive Plan of Action), başlarda tansiyonu düşürse de ABD'nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi, İran'ın nükleer çalışmalarını yeniden hızlandırmasına neden oldu. Günümüzde ise bu anlaşmayı tekrar yaşama geçirme çabaları, taraflar arasında güven problemi yarattığından önemli bir belirsizlik mevcut.

GÜVENLİK VE EKONOMİ

İran'ın nükleer faaliyetleri, bölgeyi ve dünyayı etkileyen bir kriz alanı, Çin ve Rusya, İran'ın haklarını savunurken bu adımların uluslararası hukukla uyumlu ve bölgesel güvenliği gözetir şekilde ilerlemesi gerekiyor. Suudi Arabistan, için İran'ın nükleer faaliyetleri mezhep temelli bir güç mücadelesinin parçası olarak yorumlanırken, İsrail içinse ulusal güvenlik açısından ciddi bir tehdit olarak algılanıyor.