Nereye gidiyoruz - Kaya C?etin

Milyarlarla anlatılan hırsızlıklar, yolsuzluklar fazlaca ilgi çekmez; hatta sebze, meyve fiyatlarının ölçüyü kaçırmasına da fazla içerlemeyiz ama çocuğumuzu televizyonlardaki yiyecek reklamlarından, yemek izlencelerinden uzak tutabilmek için elimizden geleni yaparız. Malvarlığının hesabını bilmeyenler dururken "mal güvenliği" kaygısına düşmeyiz. Ama kırk yıllık emeğimizin ürünü, başımızı soktuğumuz barakaya el uzatılınca kafamızdaki adalet kavramını sorgulamaya başlarız. Sınavı derece ile kazanan çocuğumuz mülakatta elendiğinde evimizin kolonlarından birisi yıkılmış gibi umarsız kalırız. Ateş yanımıza, yakınımıza düşmedikçe "can güvenliği" sorunu için fazla kafa yormayız ama eşimizin işten dönme saatinde gözümüz pencerelerdedir.

Yoksulluğumuz, çocuğumuza defter alamadığımız ya da beslenme çantasını boş bıraktığımızda bizi hırpalar. Kadın erkek eşitsizliğinde devletin taraf oluşu, kentsoylu ile her türlü ilişkide altta kalışımız, suç ve ceza kavramının sınıfsal yapıda sürekli aleyhimize işlemesi, yaşamımızla ilgili kuralların, erktekiler tarafından "nas" aldatmacasıyla kendi gereksinimlerine göre düzenlenmesi, çok eşlilik, kölelik, çocuk yaşta evlilik gibi çağdışı durumların hâlâ yaşanması ve dahası bizi bunaltıyorsa, mutsuzluk ve huzursuzluk içinde yaşama sevincimizi yitiriyorsak; memleketi yöneten dinci oligarşinin; barış, demokrasi ve özgürlük beklentilerimizi kalın çizgilerle karalayıp yerine 'nas' yazışındandır.