Siyasetten-siyasetçiden beklenen sorumluluk ülke çıkarlarına odaklanmaktır.

Bu durum bazen konjonktürel olarak parti çıkarına ters düşüyorsa, parti hasarı bir tarafa bırakılarak ülke çıkarları dikkate alınmalıdır; burada ülke gerçekleri, çıkarları yararları esastır; çünkü partiler ülkeye hizmet içini kurulmuştur, ülke var ise varsınızdır. Eğer halk güleryüz gösterirse iktidar dahi olabilirsiniz.

Ülkenin gerçeklerini, çıkarlarını bir tarafa bırakıp parti çıkarlarını ön planda tutan siyasetçiler hakkında bir şeyler söylemek gerekiyor. Siyasetçinin kişiliği önemlidir. Özellikle bir yaştan sonra oturmuş kişiliğin değişmesi "genellikle" olanaklı değildir.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, son genel seçimde önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkmıştır. "Siyasete ve nezakete" aykırı olarak CHP'den iki belediye başkanını adaylığını öne sürmüş, Millet İttifakı'ndan ayrılmış sonra geri dönmüştür; bu durum seçimin kaybedilmesinde önemli sebeplerden biridir. Şimdi de muhalefetin topyekûn işbirliği gerekirken parti çıkarlarını önde tutan siyasi davranışları ne yazık ki yerel seçimlerde de var olan yönetimin ekmeğine yağ sürmektedir! Ne yazık ki bu durum "partiler ülkeleri için vardır" anlayışına ters bir tutumdur!

Konjonktürel olarak partiniz aleyhine olacak bir karar, ülke çıkarlarına ise bu karar kaçınılmazdır; özellikle günümüz şartlarında

Akşener şüphesiz güçlü bir hatip ancak bu bir siyasetçide olması istenen unsurlardan sadece bir tanesidir, tek başına yeterli değildir. Bir siyasetçi öncelikle "güvenilir", nazik, anlayışlı ve uyumlu olmalıdır; bağırmak-çağırmak güçsüzlüğün ifadesidir...