Milletin makus talihini yenmek - Doç. Dr. Hüner Tuncer
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ne büyük bir mucize olduğunun ayırdına varabilmek için olağanüstü koşullarda gerçekleştirilen bu savaşı oluşturan muharebelerin yıldönümlerini hatırlamamızda büyük yarar vardır.
Yunanlar, 23 Mart 1921'de Bursa ve Uşak bölgelerindeki güçleriyle Türk cephelerine karşı taarruza geçmişti. Yunan ordusunun Bursa ile doğusunda bir grubu (3 tümenli 3. kolorduları ile bir kısım süvari kuvvetleri) ve Uşak ile doğusunda da diğer bir grubu (4 tümen) vardı. Türk kuvvetleri ise, Eskişehir'in kuzeybatısında ve Dumlupınar ile doğusunda olmak üzere iki grup halinde konuşlandırılmıştı.
Yunan ordusu 23 Mart 1921'de, Uşak ile Bursa'dan iki kol halinde Eskişehir ile Afyon'a doğru taarruza geçmişti. Yunanların amacı, iki önemli ikmal ve ulaşım merkezi olan Eskişehir ile Afyon'u işgal etmek ve böylelikle, Ankara-Konya demiryolu bağlantısını kesmekti. İstanbul'da üslenen Yunan donanması da, Anadolu'ya silah ile malzeme sevkini önlemek için, Karadeniz kıyılarını abluka altına almak üzere Karadeniz'e açılmıştı.
DİŞLE TIRNAKLA MÜCADELETürk ordusunun genel stratejisi, son bir taarruzla düşmanı yok edebilecek güç kazanıncaya değin stratejik savunmada kalmaktı. Düşmanın kuzeyden ve güneyden ilerlemesi üzerine Mustafa Kemal ve genelkurmay, bu iki cepheli savaş için şu planı uygulayacaktı: Düşmanın güney taarruz koluna karşı oyalama taktiği uygulanacak, ordunun büyük kısmı düşmanın kuzey kolunun karşısında (İnönü'de) toplanacak, düşmanı yendikten sonra da mümkün olan bütün kuvvetlerle düşmanın güney taarruz kolu üzerine dönülecekti.
Güneyde General Kondulis komutasındaki 1. Yunan Kolordusu, Dumlupınar mevziindeki Türk birliğini geri atarak ilerlemekteydi. Bu kesimdeki 12.Türk Kolordusu savaşmadan geri çekildi ve Uşak bölgesinden ilerleyen Yunan birlikleri, 28 Mart'ta Afyon'a girdiler. 28 Mart'ta Kanlısırt ile Metristepe mevzileri Yunanların eline geçmiş ve bütün çabalara karşın Yunan güçlerinden geri alınamamıştı. Öte yandan Yunan birliklerinin bir kolu da Afyon'un doğusuna ilerleyerek, Çay ile Bolvadin'i işgal etmiş ve burada durmuştu.
Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın komutası altındaki Türk ordusu, 31 Mart 1921'de karşı saldırıya geçmiş ve bu taarruzda Türk subaylarıyla erleri akla durgunluk veren özverilerde bulunmuştu. General Vlahapulos komutasındaki 3. Yunan Kolordusu, İnönü mevzileri önünde çok sert bir direnişle karşılaştı. Süngüsü olmayan Türk askeri; tüfeğinin dipçiği, küreği, çıplak yumruğu, dişi ve tırnağıyla dövüşmekteydi. 1. Tümen Komutanı Albay Kemalettin Sami (Gökçen) ile Kocaeli Grup Komutanı Albay Deli Halit (Karsıalan), yaralanıncaya değin ön hatlarda kahramanca çarpışmıştı.
'METRİSTEPE'DEN GÖRDÜĞÜM VAZİYET'İkinci İnönü Muharebesi, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın 1 Nisan 1921 günü sağ kanat birliklerini taarruza kaldırmasıyla sona ermekteydi. 3. Yunan Kolordusu bütünüyle geri çekilmeye başlamış; 1. Yunan Kolordusu da Afyon'u boşaltıp Dumlupınar hattına değin çekilmişti.
İkinci İnönü Muharebesi sonucunda Ulusal Hükümet, varlığını bütün Avrupa devletlerine (resmen olmasa dahi) kabul ettirmişti. Avrupa devletlerinde İngiliz ve Yunan politikasına karşı olanların görüş ve düşünceleri güçlenmişti. Ulusal ordunun olumsuz koşullarda kazandığı bu zafer ordunun kendine güvenini arttırdı.
İsmet Paşa, 1 Nisan günü muharebenin sonucunu Mustafa Kemal Paşa'ya şöyle iletiyordu: "Saat 6.30 sırasında Metristepe'den gördüğüm vaziyet: Gündüzbey kuzeyinde sabahtan beri sebat eden ve artçı olması muhtemel bulunan bir düşman müfrezesi, sağ cenah grubunun taarruzuyla düzensiz çekiliyor. Yakından takip ediliyor. Hamidiye istikametinde temas ve faaliyet yok. Bozüyük yanıyor. Düşman, binlerce maktulleriyle doldurduğu muharebe meydanını silahlarımıza terk etmiştir."