Madencinin talebi: Devletçi ekonomi - KAAN EROĞUZ

Türkiye'nin neoliberal küresel sisteme eklemlenmeye başladığı 1980 sonrası süreç, işçilerin kazanılmış haklarının daraltılmasıyla beraber özelleştirmelerin de hızlandığı bir dönemin kapısını aralamıştı.

Turgut Özal liderliğinde uygulamaya konan 24 Ocak Kararları, "zarar ettiği" iddia edilen kamu iktisadi teşebbüsleri'nin (KİT) satılmasını öngören bir ekonomi anlayışının ülkemizde yerleşmesini sağladı. Ahmet Özal, katıldığı bir programda, sunucunun "Babanızın bu ülkeye yaptığı en büyük hizmet neydi" sorusuna "Babam bu toplumun zihniyetini değiştirdi" cevabını verirken haklıydı.

Devlet kurumlarının "kamu yararını" esas alan yönetim anlayışının yerini "şirketkâr" mantığına bırakması Turgut Özal ile başladı. Cumhuriyetin Köy Enstitülerinden itibaren yerleştirmeye çalıştığı; özkaynaklarına güvenen, dayanışmacı ve halkçı politikaları, Özal ile birlikte bireysel çıkarları ön planda tutan yeni bir anlayışın ve bu anlayışla uyumlu kuşakların yetişmesine sebep oldu.

ÖZELLEŞTİRMELER

1985 yılında ANAP iktidarıyla Sümerbank'ın Iğdır Pamuklu Dokuma tesisinin 6.7 milyon dolar karşılığı özelleştirilmesi ile başlayan neoliberalleşme süreci, AKP hükümetleri döneminde doruk noktasına ulaştı. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından günümüze kadar 300'ün üzerinde özelleştirme yapıldı. Yapılan satışlar 70 milyar doları aştı. AKP hükümetlerinin ilk maliye bakanlarından Kemal Unakıtan özelleştirmelerin ardından "Ne komünist ülkeymiş, sat sat bitmedi" ifadelerini kullanmıştı. 22 yıl geçti, hâlâ bitmedi. AKP hükümeti kamu kaynaklarını sermayedarlara peşkeş çekmeye devam ediyor.

MADENCİLERİN DİRENİŞİ

Son özelleştirme kararlarından biri Ankara Nallıhan'da bulunan Çayırhan Termik Santralı için alındı. 2 bin 100 işçinin çalıştığı madenin ihale sözleşmesinde iş güvencesiyle ve madencilerin kazanılmış haklarıyla ilgili herhangi bir maddenin yer almaması, işçilerin haklı tepkisine yol açtı. Ayrıca, ihale sözleşmesinde işçilerin konakladığı lojmanlardan dört ay içerisinde çıkarılmasını öngören bir hükmün bulunması, madencilerin ihale henüz gerçekleşmeden mağduriyet yaşamalarına neden oldu.

4 Aralık 2024'ten sonra gerçekleşecek ihale süreciyle alakalı maden işçilerine ve örgütlü sendika olan Türkiye Maden İşçileri Sendikası'na gerekli bilgilendirmelerin yapılmaması sonrası 500'e yakın işçi, 20 Kasım günü sabah vardiyasında kendilerini madene kapatarak direnişe başladı. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Başkanı Nurettin Akçul yaptığı açıklamada, "Özelleştirmenin iptali için, arkadaşlarımız yeraltında, biz de yerüstünde mücadele ediyoruz. Bu işletmenin devlet eliyle işletilmeye devam etmesi gerekiyor" dedi.