Özellikle küresel iklim değişiklikleri ile de ilgili olan kuraklık, var olan kaynakların günbegün azalarak kritik seviyelere inmesi ve buna bağlı yaşanan su kısıntılarıyla her geçen gün daha fazla hissediliyor.
Türkiye'de su kaynaklarının yüzde 60'ının düzensiz dağıldığını, üstelik bu kaynakların gerek altyapı eksiklikleri gerekse plansız dağıtım ve yanlış kullanım alışkanlıklarının da etkisi ile hızla tükendiğini görüyoruz.
Kişi başına düşen su tüketimi yıllık 1700 metreküpün altına düştüğünde o ülke su stresi altında kabul edilir. Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1300 metreküp civarında olup ülkemiz su stresi yaşayan ülkeler kategorisindedir. Bu rakam 1000 metreküpün altına düşerse, o ülke su kıtlığı (kuraklık) riski ile karşı karşıya demektir.
'ACİL ÖZÜM PLANI' YAPILMALIPetrolsüz bir dünya düşünebiliriz; ama susuz bir dünya sadece felakettir. Bazı bölgelerde mevsimsel olarak nispeten bol olabilen su, kuraklık riski olan bölgelere taşınmayı beklerken, böylesi kritik sürecin yönetimi, yalnızca mühendislik değil aynı zamanda strateji ve toplumsal iradeyi de birlikte ele almayı gerektirir.
Suyun boru hatları ile kuraklık tehlikesi altındaki bölgelere taşınması, su kıtlığı riskine karşı kesin çözüm olmamakla birlikte geçici kuraklık sorunu yaşayan bölgelere "can suyu" sağlanabilmesi açısından "acil çözüm planı" olarak değerlendirilebilir. Kuraklığı önlemeye yönelik yatırımlar en az deprem güvenli yapıların inşası kadar önemli ve yaşamsaldır. Bu açıdan, ülkemizin kısıtlı kaynaklarının öncelikle bu tip yatırımlara aktarılması çok daha toplum yararınadır.
Türkiye, yıllık yaklaşık 450 milyar metreküp yağış almasına karşın, kullanılabilir su miktarı yalnızca 112 milyar metreküp ile sınırlıdır. Bu, su kaynaklarının verimli kullanılmadığını, daha fazla su depolamaya yönelik yapıların eksikliğini göstermektedir. Bu konuda gerekli yatırımların gecikmeksizin yapılması yaşamsal önem taşımaktadır.
Kısa vadede; tarım alanlarında daha az su gereksinmesi duyan ürünlerin tercih edilmesi, damlama sistemi ile sulama, şehirlerde etkin yağmur suyu toplama sistemlerinin inşası, atık suyun yeniden kullanımı, şebeke kayıp– açakların azaltılması vb. çalışmalar ivedilikle devreye sokulmalıdır.
Orta-uzun vadeli planlamada; doğru su yönetimi, yeni baraj ve göletlerin inşası ile yerüstü rezervlerin artırılması, yer altı su kaynaklarının kullanımının disipline edilmesi, yeni su boru hatlarının inşası, modern sulama teknikleri ve akıllı şehir uygulamaları gibi çalışmalar öncelikle ele alınmalı ve program dahilinde yaşama geçirilmelidir.