'Kopuş muhalefeti'... - Av. Murat Fatih Ülkü

Fransız avukat Jacques Verges'in uyum savunmasıkopuş savunması kavramlarını anımsamamak olanaksız bugünlerde. Verges'in teorisinde çok kabaca yargılamayı yapan toplumsal düzeniyargı sistemini kabullenen, düzensistem ile uyumlu hareket eden savunma, "uyum savunması"; düzeni sistemi reddeden, kabullenmeyen savunma da "kopuş savunması" olarak tanımlanır. Evet bu savunma teorilerinin, her şeyden önce tamamen yürütmenin, yürütme organı da tek kişiden oluştuğu için bir kişininzihniyetin kontrolüne girdiği yargı sistemimizde savunma yöntemleri bakımından konuşulması, tartışılması gerek ama bugün bu teori ile anlatmak istediğimiz farklı. Çünkü Türkiye'de tam da bir uyum muhalefeti-kopuş muhalefeti sarmalından, kopuş muhalefetine geçişin eşiğindeyiz.

DEVLET-PARTİ-LİDER BÜTÜNLEŞMESİ

Son günlerde Beşiktaş ilçesinin CHP'li belediye başkanının adeta azılı bir suçlu gibi, İstanbul'dan yüzlerce kilometre uzakta gözaltına alınması ve tutuklanması; içerdiği adli ve yargısal süreçteki çarpıklık ile birlikte; son dönemde normalleşme, yumuşama gibi süslü lafların arkasında iktidarın sertleşme konusunda -aslında uzun süredir- doruk noktasına geldiğini göstermekte.

Türkiye'nin en büyük ilinin önemli ilçelerinden, siyasi dengeler bakımından da CHP'nin çok yüksek oy aldığı simgesel nitelik taşıyan ilçelerden Beşiktaş'taki belediye başkanının bu biçimde gözaltına alınması ve tutuklanması siyasi boyutları analiz edilmeden, sadece hukuksal çerçevede değerlendirilemez.

22 yılı aşan AKP iktidarı sonunda ülkemiz, denge ve denetim mekanizmaları bulunmayan, hukuk devleti ve hukuksal güvenlik ilkesinin tamamen belirsiz hale geldiği, insanların hukuk önünde eşit olmadıkları, eşit işlem görmedikleri, anayasal temel hak ve özgürlüklerin fiilen güvencesiz kaldığı, son derece otoriter bir tek adamparti yönetimi altında; esasen bir devletparti lider bütünleşmesi, aynılaşması noktasına gelmiştir.

Böyle bir dönemi; normal demokratik, insanların kendini hukuken güvende hissettiği, eleştirilerin özgürce yapılabildiği bir dönemmiş gibi değerlendirmek ve siyasi strateji belirlemek gerçekçi değildir. Ne yazık ki CHP Genel Başkanı Özel'in genel başkan seçildikten, özellikle de yerel seçim başarısından sonra "normalleşme" adı altında siyasi gücünü tamamen kaybeden AKP'ye -siyasi şiddeti ve iktidar baskısını artıracağı açıkça görülmesine karşın- alan açması son derece yanlış olmuştur. AKP, bir yandan bu normalleşme siyasetine katkı sunar gibi görünürken diğer taraftan artık tamamen elinde bulunan yargı ve hukuk sistemi aracılığıyla muhalif kesimler ve toplum üzerindeki baskıyı artırmış, dayanılmaz boyutlara ulaştırmıştır.

SİYASETEN TIKANMA

Siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda tıkanmış, iktidar olduğu dönemden bu yana yozlaşma dışında kültür anlamında topluma ülkeye (kendisinin de itiraf ettiği gibi) hiçbir katkı koyamamış AKP iktidarı, dayandığı tek meşruiyet kaynağı olan halk çoğunluğunu da -yerel seçimlerde görüldüğü üzere- yitirmiştir ve siyaseten iflas noktasındadır.