İklim, maden ve zeytin yasaları - Adnan Serpen

Kışladağ Altın Madeni'nden bir görüntü.

Madencilik faaliyetleri ekonomik büyümeyi teşvik edebilir, iş fırsatları yaratabilir ve yerel topluluklarda yaşam standartlarını iyileştirerek genel refahı artırabilir. Fakat madencilik faaliyetleri ormansızlaşmaya, arazi bozulmasına, su kirliliğine, hava kirliliğine yol açabilir ve su kaynaklarının, toprağın ve hava kalitesinin kirlenmesi nedeniyle yakınlardaki topluluklar için olumsuz sağlık sorunlarına neden olabileceği gibi antropojenik çevre ve ekosistem sağlığı sorunlarına da neden olabilmektedir.

YEDİ KÖYÜN SUYU TÜKENDİ

Ortaya çıkan bu antropojenik çevre ve ekosistem sağlığı sorunları "hayvan sağlığı, insan sağlığı, yabana hayatı ve ekosistem sağlığı"nı etkilemesi nedeniyle Tek Sağlık Yaklaşımı sorunudur. Tek Sağlık; insanların, hayvanların ve ekosistemlerin sağlığını sürdürebilir bir şekilde dengelemeyi ve iyileştirmeyi hedefleyen bütüncül ve birleştirici bir yaklaşımdır. Türkiye'de madencilik uğruna asırlık ormanlar, zeytin ağaçları, endemik bitkilerin bulunduğun mer'a, yayla, kışlak ve tarım alanlarını geriye dönüşü olmayacak şekilde antropojenik tahribata maruz kalmaktadır. Örneğin: Uşak ili Eşme ile Ulubey ilçeleri arasında bulunan Kışladağ Altın Madeni'nde eşi görülmedik bir ekosistem tahribatı yaşanıyor. Bölgedeki yedi köyün suyunun tamamen tükendiği, bu köylere tankerlerle su taşındığı belirtiliyor.

Türkiye genelinde 2024 yılı itibariyle son 15 yılda verilen maden ruhsatı sayısı 386 bindir. Bunu 81 ile paylaştırdığımızda ortalama her ile 4 bin 765 adet ruhsat düşüyor. Bu sayı ile her ilde kazılmadık yer kalmayacağı gibi insan, hayvan, temiz su kaynağı ve yaban hayatı alanlarına, sulak, tarım, mer'a ve yayla ile ormanlık alanların tahrip edilmesi demektir.

YALNIZCA BİR AĞA DEĞİL...

Bir diğer önemli konu, maden yasası ile bağlantılı olan "zeytin yasası"nda yapılan değişiklikler. Zeytincilik her ne kadar bir tarımsal faaliyeti gibi görünse de zeytinciliği oluşturan ana öğesi zeytin ağacı orman ekosistemini geliştiren bir ağaç türüdür. Bu nedenle ormanlık alanlarda orman ağacı olarak dikkate alınır. Ancak zeytin ağacı aşılandıktan sonra orman ağaççığı/ağacı olma özelliğini yitirir ve tarımsal üretimde kullanılan bir ağaca dönüşür.

Türkiye'de zeytinlikler, insan eliyle oluşturulmuş tarımsal arazi yapıları şeklinde var olduğu gibi, on binlerce yıldan bu yana doğal ortamlarında kendiliğinden yetişen, gelişen ve literatürde "zeytin ormanı" olarak adlandırılan habitatlar şeklinde de bulunur. Zeytin yalnızca bir ağaç değildir, aynı zamanda bir besin, geçim, kültür, ekosistem ve yaşam kaynağıdır. Bu nedenle zeytin ağacı ve zeytincilik dünyanın sonuna kadar, bizden sonra gelecek kuşakları hem sağlıklı besleyecek, hem sağlıklı beslenme ile sağlık harcamalarının azalmasını sağlayacak, hem de üreten ailelere ve Türkiye ekonomisine madencilikten daha fazla katma değeri yüksek gelir sağlayacak bir tarımsal üretim faaliyetidir. Tarihte zeytin ağacı ve zeytinyağı Antik Yunan'da, Roma'da, yahudi, hristiyan ve islam kültürlerinde, kutsal kitaplarında, kutsal metinlerinde özel yer verilmiştir. Her birine ait yazılarda insanların hayatta kalma mücadelesinde besin, ısı ve ışık kaynağı olarak sunduğu büyük katkıları anlatılır.

Bu kadar önemli olan zeytin ağaçları, maden yasasının uygulanmasında büyük bir engel oluşturduğu için ormanlık alanların tasfiyesine benzer müdahale yapılamıyordu. Zeytin yasasında yapılan düzenleme ile maden alanlarında bulunan "zeytin ağaçlarının kesilip yok edilmesi" yerine "zeytin ağaçlarının taşınması" şeklinde değişikliğe gidildi. Böylece yapılan düzenleme ile maden sahası içinde kalan zeytin ağaçlarına rahatlıkla müdahale etme izni alınmış oldu.