İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı'nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray'ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu. Bunda büyük payı olan son Osmanlı Padişahı Vahdettin, 17 Kasım 1922'de bir İngiliz zırhlısına binerek ülkeden kaçtı.

UNUTTURMA ABALARI

Bu süreç bugün; "Atatürk Cumhuriyeti"ni ve Türk Devrimi'ni hedef alan, amacı hilafet ve saltanat olan, din devleti peşinde koşan, siyasal İslamcı olan Cumhuriyet ve Devrim karşıtlarınca görmezden geliniyor!

Vahdettin'in çıkarlarını korumak ve saltanatını sürdürmek için;

- İşgalci İngilizlerle "gizli anlaşma" yaptığı,

- Yunan işgali sürerken Milli Mücadele'yi boğmak için Anadolu'nun her yerinde gerici ayaklanmalar çıkarttığı,

- Mustafa Kemal ve arkadaşları başta olmak üzere Milli Mücadele kahramanı vatanseverler hakkında talimatlı mahkemelerde ölüm kararları aldırdığı ve bunları onayladığı,

- Hükümete, ülke topraklarını işgalci güçlerin paylaşımına sunan ve ulus için ölüm fermanı olan Sevr Antlaşması'nı imzalattırdığı,

- 1915 Ermeni Tehciri'nde sorumlu oldukları bahanesiyle düzmece kanıtlar ve yalancı tanıklarla, İngiliz güdümlü mahkeme kararlarıyla, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in katli başta olmak üzere, suçsuz 1397 mülki idare amiri, jandarma komutanı ve görevlinin, 62'si idam olmak üzere çeşitli cezalara çarptırılması için olanak sağladığı,

- 144 İttihatçı yurtseverin işgalci İngilizlerce tutuklanması ve Malta adasına gönderilmesinde onlarla işbirliği yaptığı, unutturulmak isteniyor.

Ayrıca, Karadeniz bölgesindeki Pontusçuların vahşeti karşısında direnen Türklerin engellenmesi amacıyla İngilizlerin baskısıyla hükümetçe görevlendirilen Mustafa Kemal'e, Samsun'a hareketi öncesinde Vahdettin'in kendi saltanatını sürdürmek için söylediği sözler çarpıtılarak; "Mustafa Kemal'i Anadolu'ya işgale karşı direnişi örgütlesin diye Vahdettin gönderdi" yalanı uyduruluyor. Bu atamanın görev ve yetki kapsamının, Milli Mücadele'yi başlatmaya kararlı Mustafa Kemal tarafından bizzat belirlendiği bilmezden geliniyor. Ve bu arada Vahdettin'in, "Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderen kabineye uydum" itirafının da üzeri örtülüyor.

TARİHSEL KAYITLAR

Vahdettin'in ihanetini yansıtan belge nitelikli tarihsel kayıtların tümü bugün ortadadır. Örneğin 25 Eylül 1920'de Atatürk TBMM'ye hitabında Vahdettin'i, "Bugün bu makamı işgal eden zat, bu millet ve memleket için hain bir adamdır" diyerek tanımlamıştır. 30 Ekim 1922'de saltanatın kaldırılmasına ilişkin TBMM'de verilen 78 imzalı önergede, Vahdettin'in "vatana millete ihanet ettiği" tutanaklara yansımıştır. 15 Ekim 1927'de Atatürk'ün TBMM'de okuduğu nutkunda, "Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta" ifadesi yer almıştır.

KAIŞIN ÖNCESİ

30 Ağustos 1922 zaferi kazanıldığında, işgal orduları başkomutanı İngiliz generali Harrington, Vahdettin'in İstanbul'dan kaçırılması için bir hazırlık emri vermişti.(1)

15 Kasım'da General Harrington'a gelen Vahdettin'in yaveri, sultanın "cuma namazına giderken yapılan selamlık töreninde öldürüleceğini düşündüğünü, hayatının kurtarılması" için kendisine haber yolladığını bildirdi. Ama Harrington'un bir koşulu vardı; "Sultan'ı kaçırmakla suçlanmamak için ben bu talebin yazılı olarak yapılmasını isterim"diyordu. Ve sonunda altı asırlık Osmanlı İmparatorluğu'nun son sultanı, tarih sayfalarına geçecek yüz kızartıcı ve alçaltıcı ifadelerle dolu bir talep yazısı kaleme aldı: "16 Kasım 1922

İstanbul İşgal Orduları Başkomutanı General Harington Cenaplarına...

İstanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devletine sığınır ve bir an önce İstanbul'dan başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim. Müslümanların Halifesi Mehmed Vahideddin"