İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 12.12.2025'te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Bu uzun sürenin hesaplanmasında 19 Mart 2025 günü İstanbul Nöbetçi 10. Sulh Ceza Hâkimliği'nce tutuklanmasına karar verilen, bu nedenle İçişleri Bakanlığı'nca geçici bir önlem olarak görevinden uzaklaştırılan İBB başkanı ve CHP'nin önümüzdeki seçimde Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen iddianamenin 3 bin 900 sayfa tutmasının, kendisine 142 ayrı eylem nedeniyle suç isnat edilmesinin, verilmesi istenen hapis cezalarının toplam süresinin 2 bin 352 yıla ulaşmasının, onunla birlikte yargılanacak sanık sayısının 105'i tutuklu, 170'i adlî kontrollü 402 kişi olmasının dikkate alındığı anlaşılıyor.

Fakat daha önce başka davalarda örneği bulunmayan 4 bin 600 günlük hedef süresi çok uzundur. 12 yıl 6 ay içinde duruşmaları yapacak hâkimler arasında başka yere atanma ve emeklilik gibi nedenlerle değişiklikler olabilir; dolayısıyla davanın başlangıcında görev yapan hâkimlerle sonunda karar verecek hâkimler farklı olabilir.

HEDEF SÜRE-MAKUL SÜRE

Bu kadar uzun bir yargılama süresi insan haklarına aykırıdır. Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "adil yargılanma hakkı" ile ilgili 6. maddesi 1. fıkrası uyarınca "Herkes, (...) kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek (...) bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davanın makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir." Anayasamızın "kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin VII. fıkrasına göre "Tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır." 141. maddesinin son fıkrasına göre; "Davaların (...) mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir."

Yargılamanın olabildiğince kısa sürede tamamlanması, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun da gereğidir. 190'ıncı maddeye göre "Duruşmaya ara verilmeksizin devam edilir. Ancak zorunlu hallerde davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette duruşmaya ara verilebilir" (f.1). Bu bağlamda "makul süre", adil yargılama için gerekli ve yeterli süredir.

İBB iddianamesinin İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 25 Kasım 2025'te kabul edilmesinin ardından Hâkimler ve Savcılar Kurulu, mahkemeye ikinci bir heyet atadı. Heyetlerden birinin yalnız İBB davasına bakması, bu davanın makul süre içinde sonuçlandırılması bakımından uygun olur.

TUTUKLULARIN DURUMU

Konu, tutukluların durumu bakımından da önemlidir. İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 12.12.2025'te yaptığı ilk değerlendirmede 106 sanık hakkında tutukluluk hâllerinin devamına karar vermesi, iyimser bir yorumla, 9 Mart 2026 günü yapılacak olan ilk duruşmaya bir erteleme olarak değerlendirilebilir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104. maddesine göre;

"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.

(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir."

Aslında Ekrem İmamoğlu ve İBB davasının diğer sanıkları hakkında verilen tutuklama kararlarının anayasanın 19. maddesinin III. fıkrası ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "tutuklama nedenleri" ve tutuklama kararı" kenar başlıklı 100 ve 101. maddelerine uygunluğu tartışmaya açıktır. Üç kez İBB başkanı seçilen, önümüzdeki cumhurbaşkanı seçimi için aday gösterilen bir insanın kaçması veya saklanması düşünülebilir mi Ceza davalarında tutuksuz yargılama kural, bu süreçte bir önlem niteliğindeki tutuklama istisnadır.