Hukuk var mı ki adalet olsun! - Av. Arif Anıl Öztürk

Geçtiğimiz günlerde avukat bir dostumla CHP'ye kayyum atanması ihtimali üzerine başlayan tartışmamız ülkemizdeki adaletin varlığı üzerine devam ediyorken ağzımdan şöyle bir cümle çıktı: "Hukuk var mı ki adalet olsun!" Sonrasında adaletin varlığı üzerine değil de hukukun varlığını üzerine tartışmayı sürdürdük.

Tarih boyunca her dönemde ve her devlette olduğu gibi Türkiye'de de kuruluştan bu yana adaletin varlığı ve hukuki adaletsizlik tartışılageliyor. Bu çok normal bir durum. Fakat bir ülkede, özellikle de ekonominin çok kötü seyrettiği bir ülkede, hukuki adaletsizliğin ekonominin de önüne geçerek en büyük gündem olması ve sürekli olarak yokluğundan bahsedilmesi normal değildir, olamaz da!

HUKUK ADALET GETİRİR Mİ

Normal değil fakat bizde ne yazık ki özellikle son 15 yıldır "normalleşmiş" durumda. Hatta ülke olarak öyle bir noktaya geldik ve yargıda adaletsizlik öyle bir hale geldi ki hukukçular olarak biz artık adaletin veya adaletsizliğin varlığını değil, hukukun varlığını tartışıyoruz.

Bu ikisi için "aynı şey değil mi" diye soranlar olacaktır. Aynı şey değil. Adalet, en yalın tanımıyla herkese hakkını vermek demektir. İnsanlar arasında eşit, dürüst ve hakkaniyetli davranmayı ifade eder. Hukuk ise kısaca tanımlarsak, toplum düzenini sağlamak, bireylerin haklarını korumak ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacıyla devletin koyduğu ve yaptırım gücüyle desteklenen kurallar bütünüdür.

Yani daha açık ifade edersek hukukçular olarak biz artık bir hukuk kuralının adaletli bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını, mahkeme kararlarının adil olup olmadığını, hak edene hak ettiğinin verilip verilmediğini değil; bizim bildiğimiz, hukuk fakültelerinde okuyup üzerine çalıştığımız, varlığı iddia edilen ve biz hukukçulara öğretilen "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu veya Anayasa Mahkemesi Kararları ve Yargıtay İçtihatları gibi Türk hukukunun temel dayanakları gerçekten var mı yoksa biz hukukun bu normlarının varlığına kendimizi inandırmaya mı çalışıyoruz" sorusunu kendimize soruyoruz.

YANITLANMASI GEREKENLER

Bu soruya cevap bulabilmek için tartıştığımızda ise önce başka sorulara yanıt bulmamız gerekiyor. Şöyle ki hukuk dediğimiz bu kurallar bütünü ülkemizde var olmuşsa ve varlığını devam ettiriyorsa başta ceza hukukçuları olmak üzere herkesin şu sorulara yanıt verebilmesi gerekir:

Av. Mehmet Can Seyhan'ın her gün sosyal medya hesaplarında sayısını tuttuğu ve ondan aldığım verilere göre 48 gündür tutuklu olup 27 Haziran'da tahliye olan Av. Burak Saldıroğlu, hangi hukuk kuralına aykırı eyleminden, hangi hukuk kuralına dayanarak 48 gündür tutuklu kaldı Aynı şekilde Av. Mehmet Pehlivan, hangi hukuk kuralının varlığına aykırı davrandığı için 20 gündür tutuklu olarak cezaevinde tutuluyor Gazeteci Furkan Karabay hangi yasanın hangi maddesini ihlal etti ki 56 gündür hapiste Ekrem İmamoğlu, Ayşe Barım... derken bu liste ve ne yazık ki bu sorular uzayıp gidiyor.

Ben bir ceza avukatı olarak bu sorulara yanıt veremiyorum. Tanıdığım önde gelen ceza hukukçuları da ne yazık ki benim gibi bu sorulara yanıt vermekte aciz kalıyorlar. Fakat aynı fakültelerden mezun olduğumuzu, varlığına inandığımız aynı anayasayı, aynı TCK'yi aynı CMK'yi okuduğumuzu düşündüğüm ve saydığım bu tutuklu kişiler için tutukluluk kararı isteyen savcılar ve bu kişilere tutuklama kararlarını veren hâkimler kendilerince bu sorulara bir yanıt verebiliyorlar.