Dünya Sağlık Örgütü, "güvenli su" kavramını içinde belirli enfektif mikroorganizmaların ve hastalık yapıcı toksik kimyasalların olmadığı su olarak tanımlamaktadır. Okul çağı çocuklarının günde 1.2 litre, erişkin (Ortalama vücut ağırlığı 70 kg) bir kişinin 2.4 litre "güvenli su" tüketmesi gerekmektedir.
İklim değişikliği, küresel ısınma ve kuraklıkla birlikte ülkemizin de içinde bulunduğu birçok ülke su stresi içindedir. Kıt ve giderek azalan su kaynaklarını insanların güvenli olarak kullanabilmeleri için Su ve Kanal İdareleri (SUKİ) milyonlarca dolar harcamaktadır. Ekonomik olarak maliyetli ve ham su şeklinden en az 6 ayrı işlemden geçirilerek içilebilir ve kullanılabilir şekilde musluktan akıtılan şebeke sularının güvenli su olup olmadıkları ülkemiz kamuoyunu meşgul eden önemli konular arasındadır.
İstanbul özelinde kullanımı artan damacana suları da giderek artan fiyatlarıyla yurttaşları maliyet yönünden etkilemektedir. Bir diğer önemli sorun da musluğa bağlanan muhtelif prensiplerle (reçine ve ozmoz yöntemleri) çalışan paket su arıtma cihazlarının gerekliliği, arıtma etkinlikleri ve özellikle insan sağlığı bakımından sonuçlarının neler olduğudur.
ŞEBEKE SULARININ DURUMUÜlkemizde, şebeke sularının birçoğunda yüzeysel ham su kaynakları kullanılmakta adeta doldur-boşalt mantığıyla yağmur ve kar suları ile yüzeysel biriktirilen ham tatlı su barajları, gölleri veya regülatörler marifetiyle barajlara aktarılan su kaynakları tüketime sunulmaktadır.
Bir bilim insanı olarak ifade edebilirim ki musluktan akan İSKİ sularının fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak üretimi standartlara uygun güvenli su kategorisindedir. Güvenli su özelliğini artıran diğer bir özellik, içinde insan sağlığı için çok temel mineralleri içermesi ve ayrıca ham su kaynaklarından musluğa kadar dinamik ve akışkan şekilde bekletilmeden güvenli suyun akıtılmasıdır.
İSKİ şebeke sularının güvenli su bakımından su arıtma cihazlarıyla elde edilen suyun özellikleriyle karşılaştırırsak;
Öncelikle arıtma cihazları farklı arıtma prensipli (sedimentkarbonmembran filtre vb.) olup hepsinde arıtma işlemi sonunda insan sağlığı için gerekli olan inorganik mineraller ciddi oranlarda azalmaktadır. Bu durum bebekler ve okul çağı çocuklarında gelişme ve büyüme sorunları yaratabilir, zira kemik, diş, kas ve diğer dokularda bulunabilen bu minerallerden kalsiyum, potasyum, sodyum, fosfor gibi moleküllerin insanlardaki günlük gereksinimi 250 mg'nin üzerindedir. İSKİ tarafından yapılan iki ayrı pilot çalışmada şebeke suyu ve arıtma cihazlarıyla arıtılmış suyun iletkenlikve sertlik düzeyleri karşılaştırılmış ve İTAS (İnsani Tüketim Amaçlı Sular) yönetmeliğine göre şebeke suları yönetmelik standartlarına uygunken arıtma sularındaki minerallerin anlamlı bir şekilde azaldığı gözlenmiştir. Bilimsel literatür de bu verileri desteklemektedir.
ARITMA SULARIBu sonuçlar arıtma sularının özellikle gelişme çağındaki çocuklarda ve osteoporotik kadınlarda ciddi akut veya kronik sağlık sorunlarına yol açabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca arıtma cihazlarındaki mikrobiyal filtreler zamanla bakteriyel olarak kirlenmekte ve bu süreçte serbest klor düzeyi de azaldığı için bakteriyel kirlenme artmakta ve bu suların tüketilmesi çeşitli ciddi bakteriyel enfeksiyonlara neden olabilmektedir.